Daha önceki yazımızda “anlama ve dikkat becerisinin geliştirilmesi” üzerinde durmuştuk. Bu yazıda ise yapılacak etkinliklerden bahsedeceğiz.
Ali Rıza Çatal / Eğitimci
Anlama ve dikkat becerilerini geliştirmek üzere, Türkçe dersinde uygulanan etkinlikler üç başlık altında toplanabilir.
- Bir dinlemede (tekrarsız) anlama etkinlikleri
- Bir okumada anlama etkinlikleri
- Görselleri daha hızlı ve nitelikli anlama etkinlikleri
1. Bir Dinlemede Anlama Etkinlikleri
Bir dinlemede anlama, yani tekrarsız anlama günümüzde her insanın sahip olması gereken temel becerilerden biridir. Söz konusu beceri, okullarda yapılacak amaca uygun Türkçe çalışmalarla kolayca sağlanabilir. Bunun için öncelikli iş, öğretmenin bir dinlemede anlama amacını benimsenmesi, yani bu çalışmayı içselleştirmesidir.
Bir dinlemede anlama etkinliklerinin amacı, etkin dinleme becerisini kazandırmak ve bu yolla anlama tembelliğini önlemektir. Etkin dinleme, zihnin sadece bir dinlemede eksiksiz kayıt yapabilir duruma gelmesidir. Bu düzeydeki gelişme, bir dinlemede anlamanın refleks niteliğinde davranışa dönüşmesiyle mümkündür. Refleks niteliğindeki tepkiler bir tür zihinsel koşullanmadır. Araç kullanırken sergilediğimiz refleksler ne ise, gerekli alışkanlığı kazandıktan sonra, anlama için zihnimizin otomatik olarak kayıt yapması da odur.
Anlama çalışmalarına birinci sınıfın ilk aylarında başlanmalıdır. Bu sınıfta öğrenciler okuma yazmayı öğreninceye kadar, sadece dinleyerek anlama ve dikkat becerisini geliştirme çalışmaları yapılmalıdır. Öğrenciler okumayı öğrendikten sonra hem dinleme, hem de okuma yoluyla bu becerilerin geliştirilmesine devam edilmelidir..
Öğretmen, çalışma için öncelikle düzeye uygun metinler seçmelidir. Metinler kolaydan zora, basitten karmaşığa doğru bir sıra izlemelidir. Bir, iki ve üçüncü sınıflarda masal ve öykü gibi kurgusal metinler tercih edilmelidir. Dördüncü ve beşinci sınıflarda ise dinleme metinlerinin bir kısmı akademik içerikli olmalıdır.
2. Bir Okumada Anlama Etkinlikleri
Çağımız insanının en önemli bilgilenme yolu okumadır. Bu nedenle, insanın hem hızlı okuması, hem de okuduğu metinleri bir okumada anlaması giderek önem kazanmaktadır.
Bilindiği gibi, geleneksel okullarda, anlama amacıyla seçilmiş her metin öğrencilere birden çok okutularak, anlamaları hedeflenir. Bu yaklaşım hem yanlış, hem de son derecede sakıncalıdır. Çünkü, anlamayı sağlamak amacıyla yapılan bu uygulama, süreç içinde dikkat süresini kısalttığı gibi, dikkatin yoğunluğunu da azaltır. Böylece insanda yerleşik bir anlama tembelliği oluşur Anlama tembelliği hem başarının, hem de okuma sevgi ve alışkanlığının önündeki en önemli engeldir.
3. Görselleri Daha Hızlı ve Nitelikli Anlama Etkinlikleri
Göze sürat ve çeviklik kazandırmak, ilk kez yirminci yüzyılın ortalarında gündeme gelmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiliz Savaş pilotlarının, Alman uçağı sanarak kendi uçaklarını vurması bir sorgulamaya neden olmuş. Sorgulama sonucunda, İngiliz pilotların, görme süresinin kısa olması nedeniyle, uçakları ayırt edemedikleri ve hataya düştükleri saptanmış.
Bu olgu, pilotların göz eğitiminden geçirilmesi fikrini doğurmuş. Hemen işe başlanmış. İngiliz ve Alman uçaklarına ait görseller süreli olarak pilotlara gösterilmiş ve gösterilen uçağın kime ait olduğu sorulmuş. Gözlerin tanımada sürat kazandığı görülünce, görselleri izleme süresi kısaltılarak eğitime devam edilmiş. Sonuçta, saniyelerle ifade edilen sürelerde bile, gözün hatasız tespit yaptığı görülmüş. Evvelce hata yapan ve görme eğitiminden geçirilen bu pilotlar tekrar çarpışmaya gönderilmiş. Söz konusu pilotların eğitimden sonra, hata paylarını en düşük düzeye indirdikleri gözlenmiş.
Bu olay göz eğitimi için çarpıcı bir örnek oluşturmuş. Zamanla teknolojik araçlardan da yararlanılarak, göze sürat ve çeviklik kazandırma çalışmaları geliştirilmiştir. Bu bağlamda pek çok ülkede hızlı okuma kursları düzenlenmiştir. Kurs sürelerinin çoğu kez yeterli olmaması ve yapılan etkinliklerin ertelenmiş bir öğrenme olmasına karşın, yapılan bu çalışmalardan çok olumlu sonuçlar alınmıştır.
Bilindiği gibi, insan gözü en gelişmiş kameralarla bile kıyaslanmayacak üstünlüklere sahiptir. Yeterince eğitilmiş bir göz, saniyenin yüzde biri kadar bir sürede, beş sözcükten oluşan yazılı bir mesajı okuyabilmektedir. Bu, dakikada binlerce sözcükten oluşan bir metin demektir. Dikkat boyutu da geliştirildiğinde zihnimiz, aynı çabuklukla bu kapsamdaki bir metni zorlanmadan anlayabilmektedir.
Eğitimden geçmemiş gözün görme konusunda oldukça tembel olduğu bilinmektedir. Bakarkör olarak nitelenen bu durum, eğitimsizliğin doğal sonucudur. Oysa yeni insan modelinin çok nitelikli bir görsel algıya gereksinimi vardır. Çünkü öğrenme, giderek daha büyük ölçüde görsel kaynaklara dayanmaktadır.
Görsel okuma, İlköğretim 1-5 Türkçe Öğretim Programında yer alan yeni bir öğrenme alanıdır. Bu alanda kazandırılmak istenen beceri, gözün daha hızlı ve nitelikli fotoğraf çekmesidir. Göze kazandırılan bu önemli beceri sadece resim, tablo, grafik vb. görselleri daha nitelikli algılamanın yanı sıra, okumada da önemli avantajlar sağlamaktadır. Böylece daha yüksek okuma hızına ulaşılmaktadır. Bu hız, seçmeli, yani hızlı okumada, dakikada binlerle ifade edilebilecek sözcük sayısına ulaşmayı sağlamaktadır. Söz konusu kazanım bilgi çağı insanının önemli bir gereksinimini karşılanmış olacaktır.
Sürekli ve Etkili Kayıt
Göze sürat ve çeviklik kazandıran etkinlikler çeşitli sabit ve hareketli görsel materyaller kullanılarak yapılmaktadır. Bu çalışmalarda temel amaç gözün doğuştan sahip olduğu yeteneği geliştirmektir. Planlı görme eğitiminden geçmeyen insanların görme yeteneğinin gelişmesi rast geledir. Kimi insanlarda bu yetenek çeşitli etkilerle kışkırtıldığı için alabildiğine gelişmiştir. Eğitim yoluyla bu yeteneği gelişmiş bu insanların gözlerinden hiç bir şey kaçmaz. Göz kameraları sürekli ve etkili biçimde kayıt yapar. Görme konusunda en küçük ayrıntıyı bile kaçırmazlar. Gördükleri her olayı net biçimde hatırlarlar.
Görme yeteneği yeterince tetiklenmemiş insanlar ise, bakarkördurumdadır. Çevrelerinde var olan pek çok objeyi fark etmezler. Gözlerinin önündeki bir eşyayı dahi bulmakta zorlanırlar. Yanlarında meydana gelen olaylarda bile pek çok ayrıntıyı göremezler.
Oysa, bilimsel araştırmalar göstermektedir ki, düzeyi farklı olmakla beraber, her insanın gözü doğuştan önemli yeteneklere sahiptir. Var olan bu yetenekler uygun tekniklerle geliştirildiğinde, en düşük yetenekli göz bile küçümsenmeyecek bir başarı sağlamaktadır. Eğitilen gözün üstün yetenekli olması halinde ise, çok yönlü ve şaşırtıcı bir başarı sergilemesi doğaldır. Ünlü ressamlar, çok hızlı okuyucular ve görsel hafızaya sahip olanlar, bu yetenekteki insanlar arasından çıkmaktadır.
Tüm bu bulgular ışığında, göze hız ve çeviklik kazandırmak anlama ve dikkat becerisinin gelişiminde büyük önem taşımaktadır.