9 Aralık 2012

Ergenim, Gerginim!

Öğrencilerimiz 7. sınıfa geldiklerinde ve ergenliğe adım attıklarında neden şaşırıyoruz? Neden şaşırtıyorlar bizi? Aileler ve öğretmenler olarak gerilimli durumlarda nasıl davranmalıyız?

İrem Akter / Özel Sezin Okulu – Psikolojik Danışman

Aslında değişim süreci sadece bu yıla has değil. Ortaokul öğrencisi oldukları andan itibaren hayatlarında bir şeyler değişiyor. Peki özellikle 7.sınıf oldukları dönemde ne değişiyor da bizler bu kadar şaşırıyoruz ve onları tanıyamaz hale geliyoruz?

5.sınıftayken henüz olaylara ve durumlara yaklaşımlarında çocukluklarını gözlemlerken, 6.sınıf olup bir yaş daha büyümeleriyle birlikte bazı çocuklarda hem vücut hem de hormonlar itibariyle bir takım değişimler gözlemlenmeye başlıyor. Fakat yine bu dönemde henüz bu aşamaya gelmemiş, diğerlerinin arasında çocukluklarını devam ettirenler de var. Peki 7.sınıf? Artık 7.sınıf olduklarında hemen her öğrencide değişimi rahatlıkla gözlemleyebiliyorsunuz. Olaylara ‘çocukça tepkilerle’ yaklaşan, sizin sözünüzü dinleyen, kurallara uymaya gayret eden, en doğruyu ‘annem-babam bilir’ düşüncelerine sahip çocuk gidiyor ve yerine “Ben bunu neden öğreniyorum? Ne işime yarayacak bu ders?” diyen, ders çalışmamak için direnen, eleştirilerden çabuk etkilenen, sesinin tonunu ayarlayamayan, öfkesine hakim olmakta zorlanan, vücudundaki değişimlere ilgisi artan ve merak eden, aynı hataları tekrarlayan, okulla ilgili konularda endişelenmeyi ailesine bırakan, hayallere dalan bir çocuk geliyor.  Özellikle kız-erkek arkadaşlıklarının çok önemli olduğu ve gündemlerini çok meşgul ettiği bir döneme girmiş bulunuyorlar. Tabiî ki bütün bu tepkilerle ve davranışlarla da şaşırtıyorlar bizi… Nasıl yaklaşacağımızı bilemiyoruz. 1-2 yıl önce kullandığımız yöntemler artık işe yaramıyor belki de. Peki sözümüzün geçmediğini görünce bizler neler yapıyoruz? Sinirler geriliyor, çatışmalar artıyor, bazen de çaresizlik hissine kapılıp normal zamanda vermediğimiz tepkileri vermeye başlıyoruz.

Yetişkinler olarak ne yapabiliriz? Öncelikle çatışma durumlarında tartışmayı tırmandırmamaya dikkat edebiliriz. Bu demek değildir ki, tartışma durumlarında onu dinleyip biz cevapsız kalacağız. Herkes yaşanan konu ile ilgili duygu ve düşüncesini paylaşabilmelidir. Burada önemli olan bunu paylaşırken neye dikkat edeceğimiz, nasıl bir dil kullanacağımız. Sinirlerin gergin olduğu bir anda yapılan konuşmanın her iki taraf için de etkisinin olmadığını hatırlamamız gerekir. Bu nedenle çatışma durumlarında tartışmanın uzamasını istemediğinizi ama bu konunun ‘her iki taraf da’ sakinleştikten sonra tekrar konuşulacağını belirtip ortamdan uzaklaşabiliriz. Ve sonrasında sakin bir şekilde hangi davranıştan neden rahatsızlık duyduğumuzu, ne yapmasını ‘neden’ istediğimizi ve yapılmamasının bize ne hissettirdiğini söyleyebiliriz. Bu konudaki endişelerimizi belirtebiliriz. Kendi duygularımız konusunda gerçekçi ve dürüst olmak buradaki en önemli nokta belki de. Onaylanmayan ‘davranışlar’ kişiliği hedef almadan konuşulmalıdır. Bu dönemin onlar açısından en önemli gereksiniminin ‘dinlenilmek’ ve ‘anlaşılmak’ duygusu olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Onu dinlemek ve anlamak demek yaptığı olumsuz davranışları onaylamak anlamına gelmemelidir. Neden yaptığını dinlemek, bu olumsuz davranışı sergilerken hangi duygu ile yola çıktığını anlamak ama yolun sonunda ortaya çıkan olumsuz durum ya da olayı da aktararak doğru davranışa yönlendirebilmektir önemli olan.

Ve belki de ergen olmaktan daha zor olan şey ergenlik çağındaki bir çocuğun anne babası olmaktır.



YORUM YAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


© 2021 Eğitim ve Ötesi