Eirene Mitsos ve Ken Browne tarafından kaleme alınan makalede, kız öğrencilerin okuma ve dil bilgisi becerilerinin, erkeklerden daha gelişmiş olduğunun ve bunun günümüzde başarıyı artırdığının altı çiziliyor.
Tüm dünyada, eğitimi çağa uydurmak, yeni toplumsal ve teknolojik gelişmelerle uyumlu hale getirmek amacıyla birçok değişiklikler yapılıyor. Genel kanı artık eski müfredatlarla bu işin yapılamayacağı ve eğitimde ciddi bir devrimin gerekliliği yönünde. Bu arada dikkat çekilen bir konu daha var: eğitim sisteminin her alanında ve her düzeyinde kızların erkekleri geride bırakmaya başlaması. 1980’lere kadar endişe kaynağı kızların başarısızlığıydı ama 90’lardan itibaren bu değişmeye başladı ve günümüzde temel sorun erkeklerin başarısızlığı.
Ülkemizde bu konuda yapılmış istatistiksel bir çalışma yok. Dolayısıyla Türkiye ile ilgili görüşleri, Eğitim ve Ötesi okur ve yazarları olan öğretmenlerimiz bizimle paylaşabilir.
Eirene Mitsos ve Ken Browne tarafından kaleme alınan “Eğitimde Cinsiyet Farklılıkları: Erkek Çocukların Başarısızlığı” adlı makalede (Anthony Giddens , Sosyoloji, Say Yayınları) bu trendin sosyopsikolojik nedenleri açıklanmaya çalışılmış.
Kızların başarısındaki artışta, kadınların geleneksel rollerin dışında (ev kadınlığı, annelik) iş hayatında da var olmak istemeleri, okullarda, kızların potansiyellerini daha iyi ortaya koyabilmeleri için fırsat eşitliği konusuna önem verilmesi, hizmet sektöründe istihdam fırsatlarının artması gibi sosyo ekonomik nedenler bulunmakta.
Mitsos ve Browne’un üzerinde durdukları ve eğitimcileri daha çok ilgilendirecek nedenler ise; kızlar ve erkekler arasındaki yaklaşım farklılıkları. Yürütülen çalışmalarda kızların daha fazla çalıştığı, daha bilinçli olduğu ve erkek çocuklara göre daha iyi motive olduklarına ilişkin kanıtlar artmaktadır. Kızlar ödevlerinin sunumuna daha fazla özen göstermekte ve sınıfta dikkatlerini daha fazla toplamaktadırlar. Araştırmalar 14 yaşındaki tipik bir kız çocuğunun dikkatini, akranı erkeklere göre üç ya da dört kat daha uzun süre koruyabildiğini göstermektedir. Kızlar daha iyi organize olmaktadır. Erkeklerin geride kalmasının nedenlerinden biri de eğitim karşıtı, öğrenme karşıtı bir alt kültür geliştirmeleridir. Erkek çocuklar ders çalışmayarak “sokakta itibar” ya da akranları arasında statü kazanıyor gibi görünmektedirler.
Kız ve erkek çocukların başarıları arasındaki farklılıkların her iki cinsiyetin davranışları ve boş zamanlarını değerlendirme yöntemleri arasındaki farklılıklara bağlı olduğu sonucuna varan araştırmaların sayısı da gittikçe artmaktadır: Erkek çocuklar futbol veya başka top oyunları ya da bilgisayar oyunları oynarken veya başka türlü “delikanlı” davranışlar sergileyerek vakit geçirirken kızların okumak ya da konuşmak üzere bir araya gelme olasılıkları daha fazladır. Erkek çocuklar akranlarıyla ilişkiyi bir şey yaparak kurarken kızlar birbirleriyle konuşarakkurmaktadırlar. Konuşmaların konusu kalp çarpıntıları bile olsa, kızlar okulda ve hizmet sektöründeki mesleklerde başarılı olmak için gereken en değerli yeteneği kullanmaktadırlar: Sözel akıl yürütme. Peter Douglas’ın savına göre “Okul aslında dile dayalı bir deneyimdir ve konuların çoğu iyi düzeyde kavrama ve yazma becerileri gerektirir.
Başka araştırmalar erkek çocukların en önemli beceriler olan okuma ve dilbilgisi becerilerini “kadınsı” beceriler olarak görme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Erkekler çoğunlukla okumayı dişil bir eylem olarak görmektedirler. Bu eylem sıkıcı, gerçek olmayan, zaman kaybı sayılan ve her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir şeydir. Araştırmalar erkeklerin yaklaşık sekiz yaş civarında okumayla ilgilerinin kesildiğini göstermiştir.
Bir araştırma İngilizce dersinde erkek çocukların kız çocuklar kadar başarılı olamamasının en temel nedenlerinden birinin onların konuya ve okumaya karşı takındıkları tavır olduğunu göstermiştir. Erkek çocuklar İngilizce dersini kendi düşünce ve çalışma tarzlarına “yabancı” sayılan “dişi” bir konu olarak görmektedirler. Erkek çocuklar bu derste kendilerini “rahatsız” hissederken fen derslerinde kendilerini daha “güvende” hissetmektedirler. “Fen bilimleri apaçık bir konu. Düşünmen gerekmiyor. Kesin cevapları var… “, “ Öte yandan İngilizce dersinde kavrama, yorumlama üzerine daha fazla düşünmek zorundasın. Kesin cevaplar yok”.
Toplumda orta sınıf erkeklerin konumu yani bunların ekonomik, politik ve ideolojik gücü ellerinde tuttukları gerçeği erkeklerin güçlü, kendilerinden emin, daima haklı ve daima aklı başında görünmek zorunda oldukları anlamına geliyor. Dolayısıyla İngilizce dersi gibi sınırları açıkça belirlenmemiş bir konu onlara “yabancı” geliyor.
Toplumdaki ekonomik ve politik değşimler, kendi rolleri ve konumlarından kuşku duyan erkekler için bir kimlik bunalımının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu güvensizlik erkek çocukların sıkı çalışma ve başarılı olma ihtiyacı duymadıkları okullara da yansımaktadır. Gelecek onlar için belirsizdir ve belli bir amaç edinememektedirler.
Ancak yinde de ücretli istihdamda kadınların benzer nitelikli erkeklerle benzer başarı düzeyini elde etme olasılığı hala daha zayıftır ve erkekler de toplum içinde güçlü pozisyonların çoğunu hala ellerinde tutmaktadırlar. 16-59 yaş grubu içindekilerden erkekler kadınlara göre işgücü açısından daha fazla niteliğe sahiptir. Ancak bu uçurumun daha genç yaş grupları içinde azalmış olduğu görülmekte ve eğer kadınlar eğitimde erkekleri geçmeyi sürdürürse durumun değişmesi beklenmektedir.