Çocuğun kendisini rahatça ifade etmesi, duygularını uygun sözcüklerle dile getirmesi, sosyal gruplara kolayca katılması, olumlu arkadaş ilişkileri kurması hepimizin hedeflediği davranış biçimleridir. Ancak özgüvenli bireyin başkalarının haklarına saygı göstermeyi, toplumda başkalarının da hakları olduğunu bilmesi özgüvenini kalıcı kılacaktır.
Halide Karaarslan / Uzman Pedagog – Özel Sezin Okulu Ana Sınıfları Koordinatörü
Uzunca bir süredir gündemi “özgüvenli çocuklar yetiştirmek” meşgul ediyor. Neredeyse tüm anne babalar ve eğitimciler özgüvenli çocuk yetiştirmenin peşinde… “Özgüvenli çocuk yetiştirme sanatı”, “özgüvenli çocuk yetiştirmede anne babanın rolü”, “özgüven gelişiminde anne baba tutumlarının önemi”, “özgüvenin başarıya etkisi” vb. uzmanlar tarafından kaleme alınmış ve hepsi birbirinden değerli makalelere her yerde rastlamak mümkün…
Özgüvenli çocuk deyince aklımıza kendini rahatça ifade eden, grup içinde rahatça söz alabilen, isteklerini dile getirebilen, dışa dönük vb. tanımlar geliyor. Bunların hepsi doğru! Ancak bazen anne babaların tüm ilgilerini kendi çocukları üzerinde yoğunlaştırarak diğer çocukların ilgi ve isteklerini hiçe saydıklarını görebiliyoruz. Bu da çocuklarda zaten var olan benmerkezcilik duygusundan uzun süre çıkamamaya, sosyal ilişkilerde geç kalmaya yol açabiliyor.
Çocuklarımızın toplum içinde rahat davranabilmeleri, duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilmeleri, kendilerini yeterli hissetmeleri sonuç olarak da kendilerine güvenen bireyler olarak yetişmeleri tabii ki hepimizin hedefi… Ancak burada çok hassas bir nokta var ki özgüven konusunda gösterilen bütün çabaları boşa çıkarabilir ya da bizi hedefimize çok çabuk ulaştırabilir. O da çocuğun kendini ifade ederken başkalarının haklarına da saygı göstermesi… Yani kendine güven, başkalarını küçümsemeye dönüştüğü andan itibaren birey içinde bulunduğu toplumda istenmeyen kişi olmaya aday hale gelecek, bunun sonucunda da kendine olan güveni tamamen yitirecektir.
Peki, bunu küçük bir çocuğun akıl etmesini ya da uygulamasını bekleyebilir miyiz? Bu sorunun cevabı hem “evet” , hem de “hayır” olarak verilebilir. Aile bireylerinin birbirine saygılı olduğunu, birbirlerinin fikirlerine ve haklarına saygılı olduğunu görerek büyüyen çocuk, okulda ya da farklı sosyal ortamlarda kendi fikri kadar arkadaşlarının fikrinin de değerli olduğunun farkına varacaktır.
Anne babadan birinin sürekli baskın olması, isteklerini, düşüncelerini öncelikli ve ağırlıklı bir şekilde dile getirmesi, diğer aile bireylerine aynı hakları tanımaması çocukta da karmaşık düşüncelere yol açacaktır. Önce baskın olan ebeveyni model alan çocuk, grup içinde kendi düşüncelerinin kabul görmesini isteyecek, bu davranışı ile ilk önce özgüvenli çocuk izlenimi verse de bir süre sonra grubun diğer bireyleri tarafından kabul görmeyerek özgüven duygusunu yitirecektir.
Buradan hareketle özgüven duygusunun temelinde saygı ve kabul duygusunun çok önemli olduğunu belirtmek gerekir. Kendi düşüncelerinin kabul görmesi, bunun yanında başkalarının düşüncelerinin de değerli olduğunun yaşantılarla fark ettirilmesi özgüven duygusu kadar başkalarına saygının da gelişmesini sağlayacaktır.
Bazı ebeveynlerin özgüven duygusunu saygısızlıkla karıştırdığı örnekler ne yazık ki sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
-“Biliyor musunuz, orada o kadar insanı geride bıraktı allem etti kalem etti isteklerini yaptırdı” ya da,
-“Restoranda o kadar rahattı ki, kimseye aldırmadan masaların arasında koşturup durdu” veya
-“Herkesi susturdu, söyleyeceğini söyledi”, vb. sıklıkla dile getirilen örneklerdir. Bu örnekler ebeveynler tarafından çocukların özgüvenli olduğunun kanıtı olarak sunulsa da bu davranışları alışkanlık haline getiren çocuklar çok değil kısa bir süre sonra içinde bulundukları grup tarafından dışlanma, istenmeyen kişi olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Çocuğun kendisini rahatça ifade etmesi, duygularını uygun sözcüklerle dile getirmesi, sosyal gruplara kolayca katılması, olumlu arkadaş ilişkileri kurması hepimizin hedeflediği davranış biçimleridir. Ancak özgüvenli bireyin başkalarının haklarına saygı göstermeyi, toplumda başkalarının da hakları olduğunu bilmesi özgüvenini kalıcı kılacaktır. Aksi halde saygı sınırını aşmış, başkalarının haklarına saygı göstermeyen ve bu davranışları nedeniyle sürekli uyarı alarak özgüvenleri zedelenen çocuklarla baş başa kalabiliriz.
Saygılı ve özgüvenli bir nesil yetiştirmeye katkıda bulunmak dileğiyle…