19 Şubat 2023

Deprem Sonrasında Sınıfımızda Duygusal Sağlığı Korumak

Resim: Ali Sarp Erdoğan (Özel Sezin Okulu 1. sınıf öğrencisi)

Ülkemizde meydana gelen iki büyük depremin ardından her birimiz pek çok duyguyu bir arada yaşadık. Kaygılandık, uyuyamadık, üzüldük, çaresiz hissettik, utandık, öfkelendik, suçluluk duyduk. Her birimizin emniyet ve güvenlik duygusu tetiklendi. Şimdi, bir aydır ayrı olduğumuz okulumuza dönmeye, birbirimize ve öğrencilerimize kavuşmaya hazırlanıyoruz. Peki bu süreci hem kendimiz hem öğrencilerimiz hem de kendimiz için nasıl yöneteceğimiz? Uzman Psikolojik Danışman Seçil Cüntay, öğretmenler için tavsiyelerde bulundu.


YETİŞKİNLER OLARAK BUGÜNLERDE NELER HİSSEDİYORUZ?

Aynı anda hissettiğiniz birçok olumsuz ve zor duygu veya tepkiden dolayı iyi olup olmadığınızı sorguluyor olabilirsiniz. Olağanüstü durumlarda verilen olağanüstü tepkiler olağan kabul edilir. Merak etmeyin, delirmiyorsunuz. Sadece ülkece çok kırılgan bir hâldeyiz. Bu gibi durumlarda güdüsel olarak verebileceğimiz ve zor durumlarla baş etme mekanizmaları olarak tanımlanan üç tepki vardır: Donma, savaşma ve kaçma. 

Hayatta, evinizde, sağlıklı, yemeğe ve suya ulaşabilir durumda olduğunuz için utandığınızı hissedebilirsiniz. Utanç, öfke ve suçluluk duyguları tarafından destekleniyor. Dolayısıyla bu duyguları üst üste hissettiğinizi fark edebilirsiniz. Ancak unutmayın ki utanç, bizi insan kılıyor. 

Duygularımız kalbimize sığmadığında vücudumuz fiziksel tepkiler vermeye başlayabilir. Bu durumda siz de bedeninizde bazı değişiklikler görebilirsiniz:

  • Göğüs bölgesinde sıkışma,
  • Artan nefes sayısı,
  • Ellerin soğuk olması,
  • Boyunda, omuzda, başta ağrılar,
  • Uykuya dalmada güçlük ve uyanmada zorluk.

Geçmiş yaşam deneyimlerinizde deprem varsa, travmatik deneyimlerin bıraktığı fiziksel ya da duygular geri gelebilir. Bu, ikincil travma yaşadığınız anlamına gelir. “Ben iyileşmiştim”, “ben unutmuştum”, “terapiye gitmiştim” gibi düşünerek kendinize bu konuda haksızlık etmeyin. Aştığınız duygularınızın ya da hatıralarınızın böyle büyük bir olayla yeniden tetiklenmesi ve ortaya çıkması normaldir. 

YETİŞKİN OLARAK BU DUYGUDAN NASIL ÇIKABİLİRİZ?
  • Yası yaşamak için kendinize izin verin: Duygularınızı yatıştırmaya çalışmayın. Ağlayabilmek, üzülebilmek, tepki gösterebilmek iyidir çünkü içinizdekini dışa vurmanıza yarar.
  • Duygularınızı paylaşın: Konuşmak, biriyle birlikte yürüyüşe çıkmak, birisi tarafından dinlenmek size iyi gelecektir. İnsan temasına ve iletişime en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem yas ve üzüntü dönemleridir. Size yalnız olmadığınızı hatırlatır.
  • Rutininize dönün: Bunu yapmak çok zor ancak rutininize dönerek sinir sisteminize güvende olduğunuz mesajını verirsiniz. Beden bunu algılar ve duygularınız ile fiziksel semptomlarınızı normale döndürür.
  • Hareket edin: Böyle bir sürecin ardından önce beden kendine gelir, duygudurum onu takip eder. Anksiyetenizin baskın geldiğini hissettiğiniz bir anda kollarınızı kendinize sarabilir, bir yürüyüşe çıkabilir, zıplayabilir ya da duvarı ittirebilirsiniz.
  • Kaynaklarınızı arttırın: Duygunuzu yaşadıktan sonra size iyi gelenleri yapmaya devam edin. Örneğin öğlen yemeğinizi atlamayın çünkü bunun aslında kimseye faydası yok hatta zararı var. Örgü örerek mutlu oluyorsanız ona zaman ayırın. Kendinizi aksatmayın.
  • Radyoyu tercih edin: Görüntüleri görmenin size bir faydası yok. Görebileceğiniz her şeyi gördünüz. O yüzden haberleri radyodan takip etmeye çalışın.
  • İki hafta sonra kendinizi gözlemleyin ve gerekirse hekime başvurun: Yaşadığınız duygusal ya da fiziksel zorluklar (travma belirtileri, yoğun duygular, travma belirtileri) iki hafta içinde normale dönmeye başlamazsa bir uzmanla görüşmeniz tavsiye edilir. 
  • Günlük tutun, yazı yazın, çizim yapın, anlatın: Hissettiğinizi konuşmamak yerine adını koymaya çalışın. Bir kelimeyle olmasa da “bırakıp gitmek istiyorum” demek bile sizi rahatlatabilir.
İYİLEŞMEK İÇİN BEDENİNİZİ NASIL KULLANABİLİRSİNİZ?
  • 4-2-4 nefes tekniğini kullanın: Dört saniye boyunca nefes alıp, iki saniye tutup, dört saniye boyunca sakince nefes verebilirsiniz. 
  • Kendinize masaj yapın: Boynunuza masaj yapmak, kollarınızı kendinize sarmak, başınızı sağa ya da sola doğru bastırarak esnetmek bedeninizi gevşetecektir.
  • Bütün bedeninizi hareket ettirin: Yürümek, zıplamak, duvarı ittirmek gibi eylemlerle bedeninizde sıkışan her şeyi dışarı vurabilirsiniz.

Yolumuz çok uzun, dolayısıyla kendinizi iyi tutmanız ve dengede kalmanız önemli. Bu, sürekli iyi hissetmek demek değil.

ÇOCUKLARLA OKULDA İLK BİR ARAYA GELİŞTE NELER YAŞAYABİLİRİZ?
  • Çocukların şu anda neyi bildiğini ve neyi bilmediğini, evde konuya ne kadar maruz kaldıklarında bilmiyoruz. İlk bir araya gelişinizde “haydi bu konuyu bir konuşalım” diyebilirsiniz. 
  • Konuşurken çocukları görüntülerden çok duygulara yönlendirin. Çocukların gördükleri şeyleri anlatmalarının yanı sıra duygularından bahsetmesini sağlayın.
  • Anne babalarına soramadıklarını siz öğretmenlerine soracaklardır. Anne-babayı kırılgan görmüş ve sorularını size saklamış olabilirler.
  • “Burada da deprem olur mu?” gibi sorular sorduklarında onlara güvende olduklarını söyleyebilirsiniz. O size bunu sorduğunda okul binanınızın deprem dayanıklılığından ziyade size olan güven duygusunu güçlendirme amacındadır.
ANA SINIFI VE BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİ NASIL OLACAK?
  • Güven duyguları sarsıldığı için kendileri de sarsılmış olabilir.
  • Sizin yanınızda olmak isteyebilirler ve ayağınızın dibinden ayrılmayabilirler.
  • Öfkeli hissedebilirler. Bu yüzden birbirlerine sataştıklarını görebilirsiniz.
ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİ NASIL OLACAK?
  • Bu seviyedeki öğrenciler hayatın belirsiz ve öngörülemez olduğunu düşünerek umursamaz görünebilir, arkasından öfke duyabilirler. Öğretmenin sınıfta az konuşana ve umursamaz görünene dikkat etmesi gerekir. Konu hakkında az konuşan çocuklarla sonradan birebir iletişim kurmak sağlıklı olacaktır.
  • Otoritenizi sarsmaya yönelik girişimler görebilirsiniz. Bunu yetişkinlere yönelik bir sitem olarak görüp şahsi algılamamak gerekiyor.
  • Riskli davranışlara yönelme, hayatın anlamsızlığıyla baş etme durumu gözlemlenebilir. “Üç günlük dünya” düşüncesi baskın gelebilir. Böyle hissedebilecek çocuklara karşı dikkatli olmak gerekiyor.
  • Onları yardımlara dâhil etmek çok önemli. Bu, umutlarını beslemek için faydalı.
SINIFIMIZIN RUH SAĞLIĞI İÇİN KISA-ORTA VADEDE NE SÖYLEYEBİLİRİZ?
  • Çocukların her zaman ihtiyaç duydukları sakin, onları dinleyen, güven veren, dengeli bir yetişkindir. Onun size getirdiği ve yansıttığı kaygı ile öfkeyi bizim yetişkin olarak kaldırabilmemiz gerekir. 
  • Onları dinleyin. Kendiniz ne hissediyor olursanız olun, ne düşünürseniz düşünün, daima dinleyin. 
  • Her dediğine cevap verme ve açıklama yapma gibi bir yönelim hissedebilirsiniz. Sorulan sorunun cevabını bilmiyorsanız, “Bilmiyorum, bunu daha önce hiç düşünmedim, bana vakit ver, bunu düşünüp geleyim” diyebilirsiniz. Ama sonra mutlaka dönüş yapın.
  • Göz teması kurun ve onlara nasıl olduklarını sorun.
  • Temas duygusunu aksatmayın. Kısa bir an için saçlarına dokunmak bile iyileştirici olabilir, mutlaka sarılmak gerekmez.
  • Oyunun etkisini unutmayın. Neşe ve gülmenin iyileştirici bir gücü var. Bu yüzden çocukların oyun oynama isteğinin etkisini yadsımayın.
OKULUN İLK GÜNÜ NE YAPMALIYIZ?

Önemli olan hangi etkinliği yaptığınız vs. değil, sizin öğretmen olarak nasıl hissettiğiniz ve nasıl göründüğünüz. Öğrenciler sizin gözlerinizin içine bakacak ve nasıl olduğunuzu okumaya çalışacak. Derste ve öğrencilerin yanında ağlamanızda, kendinizi anlatmanızda, sonra yavaş yavaş konuya dönmenizde bir sakınca yok. Bir çerçeveniz olsun, ancak ihtiyaca göre esneyebilsin.

SINIFA DEPREMZEDE ÖĞRENCİ GELİRSE NE YAPMAK GEREKİR?
  • Çocuk hakkında bilgilenin ancak diğer öğrencilere yaptığınızdan farklı bir tavırda olmayın. Amacımız iyileştirmek değil, destek ve dayanışmayla birlikte var olmaktır. Bir acıma ve merhamet duygusuyla değil, dayanışmayla yaklaşmak gerekiyor.
  • Onlara “benim sınıfıma geldiğin için çok mutluyum, çok güzel bir sınıfa geldik, sana destek olacağınız, biz buradayız, iyi ki buraya geldin” diyebilirsiniz. 
  • Onlara ihtiyaçlarını sorabilirsiniz. Duygularıyla ilgili konuşmaktan ve ona neyin iyi geleceğini sormaktan çekinmeyin.

Umudu aktif tutmak birincil önceliğimiz.



YORUM YAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


© 2021 Eğitim ve Ötesi