12 Aralık 2019

Bir Denge Meselesi: Beklentiler ve Kapasite

Özel Sezin Okulu Kurucu Temsilcisi ve eğitim psikoloğu Gülin Sezin’in de dediği gibi; mutlu ve başarılı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız onun önceliklerini ve yapabilirlik seviyesini iyi anlamalısınız.

Çoğu anne-baba bir noktada çocuğunun daha iyisini yapabileceğine inanmıştır. Ancak beklentileriniz ve çocuğunuzun potansiyeli arasında derin bir uçurum varsa bu durum başta psikolojik hastalıklar olmak üzerine çeşitli sorunları beraberinde getirebilir. Columbia Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Prof. Dr. Suniya Luthar tarafından yapılan araştırmaya göre prestijli okullarda okuyan ve üst gelir grubunda bulunan öğrenciler ailelerinin yüksek beklentileri altında daha çok eziliyorlar. Özellikle gençler üzerinde yaratılan bu baskı kaygı bozukluğu ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların daha sık görülmesine neden oluyor.

Elbette her insan daha iyisini başarmak için sınırlarını öyle ya da böyle zorlamalı. Kritik nokta ise şu: Eğer mutlu ve başarılı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız, ilk olarak onun yapabilirliğini ve önceliklerini iyi anlamalısınız. Buradan yola çıkarak Özel Sezin Okulu Kurucu Temsilcisi ve eğitim psikoloğu Gülin Sezin ile beklentiler ve kapasite arasındaki denge üzerine konuştuk.

Anne-baba objektif olmaya çalışmalı, hırslarına kapılmamalı. Çocuğum hangi alanlarda yetenekli? Sınırlarını nereye kadar zorlayabilir? Bu soruların yanıtları önemli. Çocuk, kendisinden yapamayacağı şeyleri istediğinizde bozguna uğramış gibi hissedebilir ve gelecekte de başaramayacağını varsayabilir. Bu da hiçbir şeye sıkı sıkı tutunmamasına sebep olur. Ailenin beklentisi çocuğun kapasitesine göre çok yüksekse o çocuk başarısız olmaya adaydır.Ne yapsa beğendiremeyeceğini, aciz veya kapasitesiz olduğunu düşünerek uğraşmaktan vazgeçebilir ve içine kapanabilir.

Panik hiçbir zaman başarıyı getirmiyor. Diyelim ki çocuk sözel alanda çok kuvvetli ancak matematiksel yönü güçlü değil. Böyle bir durumda anne-baba matematik alanında çocuk için çok yüksek bir hedef belirlerse bu geri tepecektir. Çocuğu gayret göstermesi ve yapabileceğinin en iyisini yapması için teşvik etmek gerekiyor. Bunun için aileler bir anda büyük hedefler koymak yerine küçük hedefler belirleyebilirler. Hep daha fazlasını istemek çocuğun paniklemesiyle ve moralman çökmesiyle sonuçlanabiliyor.

Ne yapmak istiyorsun? En çok zevk aldığın şey ne? Bu soruları çocuğa mutlaka sormak gerekiyor. Geçmişte yapamadıklarını şimdi çocuklarından isteyen anne-babalar var. Çocuğun ayrı bir birey olduğunu, farklı zevkleri ve yetenekleri olabileceğini kabul etmek hem okul hem de hayat başarısı için çok önemli. Her ebeveyn çocuğunun yetenekleri ve ilgi alanları konusunda objektif olamıyor, bu noktada öğretmenlere ve eğitimcilere güvenmek önem taşıyor.

Başarı, çocuğun yaptığı bir uğraşta kendini güçlü ve mutlu hissetmesidir. Eğer çocuk bulunduğu ortamda kendini iyi hissediyorsa bu başarıdır. Arkadaş ortamında yeri olması, kendini tanıması, etrafındakilerle anlamlı diyaloglar kurması, çevresi tarafından sevilmesi, pozitif bir insan olması, topluma ait hissetmesi… Bence bunlar hep başarıdır. Çocuğu olduğu gibi kabullenmek ona verilebilecek en güzel destek ve hediye.

5


YORUM YAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


© 2021 Eğitim ve Ötesi