Uzman Pedagog Halide Karaarslan, yaz tatili alışkanlıklarından sıyrılamayan öğrenciler ve aileleri çeşitli önerilerde bulundu.
Okulların açılmasıyla tatil alışkanlıklarının sona erme vakti geldi. Ama bu konuda zorluklar yaşanabilir. Tatilde yemek yeme, yatma alışkanlıkları ve saatleri değişebiliyor. Günler uzun olduğu için yemek daha geç yeniyor. Abur cubur alışkanlıkları artabiliyor.
Okulun açılmasıyla birlikte günlük rutinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor çünkü ödevlerin yapılması, çantanın toplanması gibi faaliyetler de ekleniyor. Ancak alışkanlıkların gevşetilmesi çok kolay, toparlanması ise aile için de çocuk için de zor bir süreç. Peki ne yapmalı?
Anne babanın tekrar baştan başlar gibi sabırlı ve kararlı olmasını öneriyoruz. Yeniden kazandırılması gereken alışkanlıkların başında kahvaltı ve uyku düzeni geliyor. Kahvaltı çok önemli bir öğün. Servise yetişme telaşında asla atlanmamalı. Bunu yavaş yavaş yapmakta fayda var. Başlangıçta çok zengin bir kahvaltı etmese de zamanla oturtulabilir. Ama ‘yedin-yemedin’ çatışmasına girmeden bunu yapmak gerekiyor aksi takdirde kahvaltı herkes için bir eziyete dönüşebilir, çocuk ne yediğini de anlamaz. Yemek masasını çatışma alanına çevirmemek gerekiyor. Çocuk, okuldan eve geldiğinde ise beslenme saati ve ödev yapma saati var. Bu işlerin sırası ailenin kendi ritmine göre ayarlanabilir. Her ailenin yaklaşımı farklı olabilir.
Ödev konusuna gelince; genellikle anne babalar, birinci sınıfın ilk günlerinden itibaren çocuğun ödevlerini kendi başına yapmasını, çantasını kendisinin toplamasını bekliyor. Biz eğitimcilerin de isteği bu yönde. Ama bir çocuk fiziksel bağımsızlığını kazanmamışsa, kendi yemeğini yiyemiyorsa, üstünü kendi giyemiyorsa, ödevini kendi başına yapmasını beklemek biraz yüksek bir beklenti olacaktır. Dolayısıyla kendi fiziksel bağımsızlığını kazanmasına öncelik vermek gerekir. Çocuk yardım istediğinde de bunu geri çevirmemek ve onun yanında olduğunuzu göstermek daha doğru bir davranış. Çocuk ya ilgiye ihtiyaç duyduğundan ya da gerçekten kendi başına yapamadığından yardım ister. Her iki durumda da yardım etmekte fayda vardır.
Yemek yeme düzeni de tatilde esneyen bir düzendir. En azından okul dönemi boyunca belli saatler içinde yapılmasına fayda var. Her acıktığında eline bir şey tutuşturulan çocuk yemek saatinde acıkmaz. Abur cubur yerine okul dönüşü bir tost ve meyve ile açlık bastırılabilir. Sonrasında tüm aile birlikte akşam yemeğine oturmalıdır. Yemek masası bazı şeylerin konuşulacağı ve paylaşılacağı bir ortamdır. Keyifli hale getirilmesi gerekir. Çocuğa ‘önündekini bitir sonra konuşursun’ gibi sözler sarf ederek akşam yemeği tatsız hale getirilmemelidir. Çocuklar da sohbete dahil edilmelidir. Fiziksel doymanın yanında duygusal anlamda doymak da gerekir. Duygusal açlık, çocukları obez veya yemeği reddeden bireyler haline getirebilir.
Yemek yemenin kaygı ve duygusal iniş çıkışlar ile doğrudan ilgisi vardır. Dolayısıyla yemek masasının olumlu, ılımlı bir alan haline getirilmesi çocuk ve aile için yararlı olacaktır. Diğer yandan damak tadı yaşa göre değişkenlik gösterebilir. Çocuklar sebzeye uzak duruyorsa, yine çatışmaya girmeden porsiyonlar küçültülerek verilebilir.
Uyku saatleri de yazın biraz kayabilir. Ama okulların açılmasıyla beraber çocuk zaten sabah erken kalkacağı için akşam da uykusu erken gelecektir. Bir hafta, on gün içinde uyku saatleri de düzene girer. İyi bir uyku düzeni oturtmak için ‘hadi uyku zamanı geldi’ demek yerine ‘hadi yatmadan önce birlikte kitap okuyalım’ denebilir. Uyku öncesi hikâye veya masal okumak çocuk için uyku saatini daha keyifli hale getirecektir. Akşam 19.00- 19.30 gibi yenen bir akşam yemeğinin ardından 21.00, 21.30 gibi yatmak uygundur. Akşam hareketli oyunlar oynamak çocuğun uykuya geçmesini zorlaştıracaktır. Bunun yerine daha sakin aktiviteler yapmak daha doğru olacaktır.
Unutmayın çocuklar aslında rutin sever. Çünkü kendilerini daha güvende hissederler.