Okul öncesi eğitim almış olsalar bile ilkokul 1. sınıfa başlamak tüm çocuklar için farklı bir heyecan yaratır. İlkokulun ilk yıllarında yaşananlar tüm eğitim yaşamını etkiler. Uzman Pedagog Halide Karaarslan çocuğu okula başlayacak anne babalara önerilerde bulundu.
Okula hazır olma ölçütleri genel özelliklerde olsalar da her çocuğun okul olgunluğu kazanma, okumaya hazır olma dönemleri farklılıklar gösterebilir. Bu durum çocuğun geri kaldığını göstermez.
İlkokula hazır olma kavramı birkaç yönüyle ele alınabilir.
Bedensel ve fiziksel hazır olma
Çocuğun yaşı, görme ve işitme engelinin bulunup bulunmadığı, kaba ve ince motor gelişiminin okuma yazmayı engellemeyecek seviyede olması, çabuk yorulma, dikkatin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik vb. çocuğun okul başarısını ve okula uyumunu etkileyen faktörlerdir. Günümüz okullarında bütün bu özellikler gerek öğretmenler gerekse okul rehberlik servisleri tarafından tespit edilerek gerekli yönlendirmeler yapılmakta, önlemler alınmaktadır.
Duygusal ve sosyal hazır bulunma düzeyi
Aile içinde tutarlı bir sevgi ve şefkatle büyütülen çocuk duygusal olarak da sağlıklı olacaktır. Anne babanın çocuğuna yeteri kadar zaman ayırması, anne ve baba rolünden çıkmaması (öğretmen rolüne soyunmak gibi) koşulsuz sevgi ve şefkat göstermesi bu sürecin olumlu gelişmesini, özgüven ve özsaygı kavramlarının iyice oturmasını sağlayacaktır.Ebeveynin bu süreçte tutarlı ve dengeli olması gerekmektedir. Sorumluluk ve bağımsızlık duygusu kazanmasını istediği çocuğuna “o oyuncakla öyle oynanmaz”, “resim yaparken o kağıt kullanılmaz”, “çiçek o renk olmaz” diyen anne baba kendine güvenmeyen bir çocuk yetiştirmekte çok başarılı olacaklardır.
Çevresel etkiler
Sosyal bir çevrede yaşıyoruz ve pek çok konuda yaşadığımız çevreden etkileniyoruz. Aynı şekilde çocuğumuz da yakın çevresinden etkileniyor. Çocuğa ait bir odanın olması, huzurlu ve düzenli bir ev ortamı olması çocuğun başarısını doğrudan etkiler. Anne babanın çalışıyor olsalar da eve geliş gidiş saatlerinin mümkün olduğu kadar düzenli olması çocuğun hem kendisine hem de başkalarına güvenmesi açısından çok büyük önem taşır.Anne babanın ruh hali, endişeli, kaygılı ya da sakin, rahat ve huzurlu olmaları da çocuğun okul başarısını mutlu ve kendine güvenen bir çocuk olmasını etkileyen faktörlerden birisidir.Bazen çocuğu okula hazırlamak için yakın çevre ya da ebeveyn;Okulda çok mutlu olacaksın, okulda çok arkadaşın olacak, göreceksin okul harika bir yer, okulun şahane bir bahçesi var, öğretmenini çok seveceksin, dersler çok kolay, okulda çok şey öğreneceksin, gibi yaklaşımlarda bulunabilirler. Bu yaklaşımlar çoğu kez yanıltıcı olur. Çocuk okulu bu şekilde algılamayabilir ve bu da onda ciddi bir hayal kırıklığı, güvensizlik ve özgüven eksikliği yaratabilir. Tam tersine çocuk okulu; uzun süre bir sırada oturmak zorunda olduğu, çok az oyun oynayabildiği, okuma –yazma öğrenmek ve öğretmenin talimatlarını dikkatle takip etmek zorunda olduğu çok sıkıcı bir yer olarak algılayabilir.
Bilişsel hazır olma
İlkokula başlama dönemi çocuğun zihinsel olarak somut işlemler yapabildiği bir dönemdir. Yani çocuk beş duyusu ile algıladığı şeyler hakkında mantıksal olarak değerlendirme yapabilir, olaylar hakkında bağlantı kurabilir. Birinci sınıf programı da bu esasa dayanarak düzenlenmiştir.Birinci sınıfın temel hedefi okuma- yazma öğrenimi, akıcı okuma yazma becerisinin geliştirilmesi, anlama ve anlatma becerilerinin geliştirilmesi olarak özetlenebilir.Her çocuk öğrenebilir. Ancak her çocuğun öğrenme için hazır olma zamanı farklıdır. Tıpkı her çocuğun ilgi ve yeteneklerinin farklı oluşu gibi… Bazı çocuklar okulun başladığı ilk aylarda okuma yazma sürecini tamamlarken bazı çocuklar daha sonraki aylarda bu beceriyi edinebilirler.Bu süreçte anne babanın tavrı ve yaklaşımı son derece önemlidir. Anne babanın telaşa kapılması, aceleci ve telaşlı olması, çocuğun başka çocuklarla mukayese edilmesi, okulun yöntemine müdahale edilmesi, sınıflar arası karşılaştırmaların yapılması çocuğun kendine olan güvenini azaltmak ve endişe ve kaygı düzeyini yükseltmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bu nedenle sakin ve sabırlı olmak, izleyici olmak, başka veliler ya da çevredeki diğer kişilerden gelecek yönlendirmelerle değil sadece öğretmenin yönlendirmeleriyle hareket etmek daha doğru ve yapıcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki bu süreçte çocuğunuz da büyük bir emek harcamakta, hedefe ulaşmak için uğraşmaktadır.Yine bu süreçte suçlayıcı davranışlardan kaçınmak, ihtiyaç duyduğunda çocuğunuzun yanında olmak yeterli olacaktır.
Anne-baba tutumları
Okulun ilk günlerinden başlayarak anne baba tutumlarının okula alışmada, başarılı olmada etkisi büyüktür. İlk günden vedalaşmalar kısa tutulmalı, kesin ve net bir biçimde açıklama yapılarak çocuğun sınıfa girmesi sağlanmalıdır.Okulun ilk günlerinde ev ödevi verilmemekle birlikte ödev yapma alışkanlığının sağlanması için çocuğun önce sorumluluk duygusu, öz bakım becerisi geliştirilmesinin önemli olduğu unutulmamalıdır.Ödev yapma alışkanlığı anasınıfında verilmeye çalışılmakla birlikte, bu alışkanlığın devam etmesi için,
Çocuğun öz bakım becerilerini karşılamada kendisi ihtiyaç duymadıkça serbest bırakılması ve teşvik edilmesi ,
Kendi başına yemek yeme, üstünü giyme, temizlik gereksinimleri yerine getirme, odasını toplama konularında desteklenmesi sorumluluk duygusunun gelişmesine yardımcı olacaktır.
Çocuklar bu sorumlulukları yerine getirirken anne babanın istediği gibi yapamayabilirler. Bu noktada hemen müdahale etmek, onu yerine doğrusunu yapmak çocuğa sen hiçbir şeyi doğru yapamıyorsun mesajı verir. Bundan kaçınılmalıdır.
Çocuğun başka çocuklarla karşılaştırılması da, kendisini kötü ya da değersiz hissetmesine neden olacaktır. Bu karşılaştırmalar olumlu da olumsuz da yapılmamalıdır. Biri üstünlük diğeri de aşağılık duygusunun oluşmasına neden olacaktır. Oysa her çocuk özel ve eşsizdir.
Aşırı uyarı ve müdahale de kendini değersiz hissettirecek davranışlardan bir diğeridir. Özellikle akademik süreçlerde öğretmen şapkasıyla davranmamaya özen gösterilmeli, çocuğunuzun ebeveyni olduğunuzu unutmamalısınız. Çocuklarınızın bu yaşlarının bir daha geri gelmeyeceğini ve çok değerli zamanlar olduğunun bilinciyle onlarla mümkün olduğu kadar keyifli zamanlar geçirmeye gayret etmelisiniz.
Sınıftaki diğer çocukların davranışları hakkında yargılama ve hüküm verme… Bu yaş çocukları özellikle de erkek çocuklar oyunlarında zaman zaman kırıcı olabilir, birbirlerine vurabilirler. Bu her zaman anormal bir davranış olarak görülmemelidir. Çocuklar bazen karşısındakinin canını yakacağını düşünmeden böyle davranabilir. Burada amaç hiç kimsenin gerek fiziksel gerekse duygusal olarak mağdur olmamasını sağlamaktadır. Sakin ve sabırlı olmak konuyu okulla en kısa zamanda paylaşmak sorunun daha kısa sürede çözülmesini sağlayacaktır.