Geçen hafta SEÇBİR ve Öğretmen Ağı ortaklığında düzenlenen sempozyumda, Roman ve Suriyeli çocukların yaşadıkları eğitim sorunları ele alındı ve kapsayıcılık çerçevesinde çözüm önerileri geliştirildi.
Nitelikli bir eğitimin en önemli özelliklerinden biri “kapsayıcı” olması. Ne var ki kapsayıcı eğitimin sağladığı olanaklar Türkiye’de ve dünyada yeterince bilinmiyor, uygulanmıyor, değerlendirilmiyor. Bu potansiyel herkes için eğitimin niteliğinin artırılmasını mümkün kılabilmenin yanı sıra mevcut eğitim pratiklerinin dışladığı grupları içerebilmek anlamına geliyor. MEB de bu potansiyelin farkındalığıyla özellikle mültecilerin yaşadıkları eğitim sorunlarına kapsayıcılık çerçevesinde çözüm getirmeye çalışıyor. Bu bağlamda kapsayıcı eğitim pratiklerindeki yetersizliklerden çok boyutlu olarak ve en derinden etkilenen gruplar arasında yer alan Roman ve Suriyeli çocuklara odaklanmak önemli görünüyor.
Romanlar, oturdukları mahallerde Roman Okulu diye anılan okullarda diğer çocukların büyük bölümünden ayrıştırılarak okumak durumunda kalıyor. Bunun yanı sıra Roman çocuklar fiziksel görünüşleri ya da kıyafetleri nedeniyle başka öğrenciler hatta okulun yetişkin aktörleri tarafından ayrımcılığa uğruyor. Bütün bunlar devamsızlık ve okulu terk oranlarının yükselmesine neden oluyor.
Öte yandan Türkiye’de yaşayan 1 milyondan fazla okul çağındaki Suriyeli mültecinin yalnızca %60’ının okula kayıtlı olduğu biliniyor. Dahası okula fiziksel erişimi olan çocuklar da kapsayıcı eğitim olanaklarından faydalanamıyor. Suriyeli çocuklar hakim olmadıkları bir dilde eğitim görmek durumunda kalıyor, akran zorbalığına uğruyor, ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tüm öğrenenlerin kendilerini ifade edebildiği ve desteklendiği kapsayıcı bir eğitim ortamının sağlanmasına yönelik çalışmalar yürüten SEÇBİR (Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi), başta öğretmenler olmak üzere eğitime dokunan tüm paydaşları bir çatı altında toplayarak kaynakları ve ihtiyaçları buluşturmayı hedefleyen “Öğretmen Ağı” ortaklığında, okul çağındaki Roman ve Suriyeli çocukların yaşadıkları sorunları ele almak ve kapsayıcı eğitim bağlamında çözüm önerileri geliştirmek üzere bir sempozyum düzenledi. 22 Eylül tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen sempozyumda kamu, sivil toplum, akademi düzeyinde konuyla ilgili çalışan uzmanlar bir araya geldiler.
Sempozyumda kapsayıcı eğitimin ilkeleri ve gündelik okul pratikleri, sahadan kapsayıcı eğitim uygulamaları paylaşıldı. Sempozyum “İçermeci Eğitim Bağlamında Roman ve Göçmen Öğrenciler Eğitimler Tartışmalar ve Gençlere Yönelik Gönüllü Etkinlikler” projesi kapsamında gerçekleşiyor.
Kapsayıcı eğitim aslında sadece Suriyelileri, Romanları değil engelli öğrencileri de içeren bir konu. Verimli eğitim ortamlarının oluşturulması, öğrencilerin farklı gereksinimlerini görerek farklı davranmak ama çocukların eşit statüde olduğunu ilke olarak kavramak, öğretmenlerin ilişki ağlarını güçlendirmek, esnek, kapsayıcı bir okul ve sınıf kültürü oluşturmak, çok kültürlü öğrenme ortamı yaratmak, ailelerle temas ve işbirliği içinde olmak, oturumlarda önerilen konulardan sadece birkaçıydı. Bu başlıklara baktığınızda tüm bu konuların ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz. Bu alanda yapılan çalışmalar son derece değerli. Peki göçmen ve Roman çocuklar barındırmadıkları için özel okulların bu çalışmalarda yer almaması ne kadar doğru olur? Sonuçta onlar da ortak geleceğin bir parçası durumundalar. Özel Sezin Okulunun gerçekleştirdiği gibi “göç” konusunu kitaplar üzerinden inceleyerek, tartışarak, drama çalışmaları düzenleyerek, göçmenler konusunda farkındalık ve empati oluşturmak atılacak adımlardan biri olabilir.