22 Nisan 2015

Geleneksel Eğitimde Yolun Sonu

20. yüzyıldan başlayarak sanayileşme, nüfus hareketleri, yoğun kentleşme ve teknolojik gelişmeler hayatı derinden etkilemiş, toplumların sahip olduğu geleneksel eğitim kazanımları gelişmeler karşısında giderek yetersiz kalmıştır. 

Ali Rıza Çatal – Eğitimci

Dünya, önceki yüzyıllardan miras aldığı ağır toplumsal sorunlar ve buna derman olamayan eğitim sistemleriyle 21. yüzyıla girmiştir. 20. yüzyıldan başlayarak sanayileşme, nüfus hareketleri, yoğun kentleşme ve teknolojik gelişmeler hayatı derinden etkilemiş, toplumların sahip olduğu geleneksel eğitim kazanımları gelişmeler karşısında giderek yetersiz kalmıştır. Günümüzde insanoğlu, bu yetersiz kazanımları nedeniyle yeni hayatı yönetemez durumdadır. Bu bağlamda, aile içi ilişkilerden toplumsal işleyişe, doğayı kullanmaktan siyasal tercihlere kadar her alanda başarısızlıklar sergilemektedir.                       

Sadece Bilgiye Dayalı Öğrenme Bir Yanılgıdır!         

Bilindiği gibi, geleneksel öğretim programlarında, içeriğinin neredeyse tamamı bilgidir. Öğretim programlarının bu yapısı tarih boyunca bilgi kazandırmayı okulların başlıca amacı haline getirmiş ve bütün öğrenme çabalarının bilgi üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu programlarda, hayatı yönetmede ön koşul niteliğinde olan yaşam becerileri ile insani değerlere ya hiç yer verilmemiş ya da etkisiz hatırlatmalarla geçiştirilmiştir. Tercih böyle olunca da, bireylerin sahip olduğu bilgi zamanla görece olarak artarken, yaşam becerileri ile insani değerler adeta yok olmuştur.

İnsan, Eğitimle Şekillenir

İnsanın, doğuştan getirdikleri saklı olmak kaydıyla, aklını kullanmasından, sosyal davranışlarına kadar pek çok şey aldığı eğitimin ürünüdür. İnsan eğitimi ise büyük ölçüde oyun kurucular tarafından kurgulanmaktadır.

Anlaşılan o ki, oyun kurucular da bilerek ya da bilmeyerek, kendi neslinin eğitiminde sadece bilgiye yoğunlaşmakla derin bir yanılgıya düşmüştür. Bu yanılgının en somut örneği ortaya çıkan insan modelidir. Giderek daha bilgili olduğu kabul edilen bu modelin marifetleri(!) ortadadır. Doğayı aptalca tahrip etmiş, besinlerini kendi ürettiği kimyasallarla zehirlemiş, sularını içilemez, havasını solunamaz duruma getirmiştir. Türüne ait bütün erdemleri bu insan modeli yerle bir etmiştir.

Kasıt ne olursa olsun, oyun kurucuların oluşturduğu dünya düzeni bugün bir utanç tablosu görünümündedir. Bu tabloda ne savaşlar son bulmuş, ne dirlik düzenlik sağlanabilmiştir. Ne fakirlerin karnı doyabilmiş ne de zenginlerin gözü… Teknoloji destekli saldırılar hâlâ milyonlarca insanı yerinden yurdundan etmekte, binlercesi göç yollarında can vermektedir.

Aslında, kurulan bu düzen, kuranlara da yar olmamış, onlar da aradıkları mutluluğu bulamamıştır. Şimdilerde alttakiler nefes almakta zorlanırken, üsttekiler ise bunalımlara savrulmaktadır.

Çare Nedir?

Başta oyun kurucular olmak üzere, herkes artık çok iyi bilmektedir ki, çözüm sadece insanda ve insan eğitimindedir. Bilgiyle birlikte beceri ve insani değerlerle donatılmış insana her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için eğitim sistemlerinde, hayatın gerektirdiği beceri ve değerleri öncelemek kaçınılmazdır. Dünya, insan eğitiminde hayati bir tercihle yüz yüzedir. Bu bağlamda insanlık, ya 21. yüzyılın gerektirdiği beceri ve insani değerleri öğrenerek yaşanabilir bir düzen kuracak, ya da sadece bilgiyle avunarak kozmik sistemde çöküşle sonuçlanacak başka bir boyuta geçecektir.



YORUM YAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


© 2021 Eğitim ve Ötesi