Çocukların hayatında bir değişiklik olduğunda, bu, davranışlarını olumsuz etkileyebilir. Ancak bir çocuğu uyumsuz, hırçın hatta zorba diye hemen etiketlemek, anlayışsız davranmak, ötekileştirmek, dışlamak, toplumdaki gerginliği ve şiddeti artıran bir yaklaşım.
Özel Sezin Okulu Eğitim Danışmanı, Uzman Pedagog Halide Karaarslan ile yeni nesil anne babaların çoğu zaman istemeden, farkında olmadan düştükleri bazı davranışsal hatalar üzerinde konuşmaya devam ediyoruz. Bu sohbetimiz empati üzerine oldu.
Günümüzde bir empati eksikliği yaşandığını söylüyorsunuz. Bunun okula yansıması nasıl oluyor?
Çok sık kullanılmaya başlanan bir kavram var: ‘Zorbalık’. Şiddet, taciz, zorbalık kelimeleri çok gündemde. Bunlar toplumumuzda yok değil, tabii ki var. Ama hangisinin zorbalık, taciz ve şiddet olduğunu çok ince bir çizgi ayırıyor. Tıpkı nezle ve grip arasındaki ince çizgi gibi. Çocuk bir arkadaşına bir kere vurduysa onu hemen‘ zorba’ diye nitelendirdiğinizde asıl zorba siz oluyorsunuz. Empati nereye gitti? Çocuğun niye vurduğunu da araştırmak lazım. Canını sıkan ne oldu, tahrik mi var, evde bir sorun mu var? Anne baba arasındaki geçimsizlik, yeni bir kardeş, hayatındaki bir değişiklik de bazen çocukları olumsuz olarak etkileyebilir. Onu incelemeden hemen zorba etiketi yapıştırmak doğru değil. Bunu vicdansızlık olarak nitelendiriyorum.
Ne zaman gerçekten ‘zorbalıktan’ endişe edilebilir?
Eğer vurma, kırma gibi davranışlar devamlılık gösteriyorsa o zaman bazı şeylerden şüphelenilebilir. Ama bir kere vurdu diye şiddet eğilimi var demek doğru değil. Anne babalar karşıdakinin de 5-6 yaşında bir çocuk olduğunu unutup sadece kendi çocuklarını korumaya yöneliyorlar. Bir çocuğu günah keçisi haline getiriyorlar.
Böyle agresif davranışlar görüldüğünde nasıl bir yol izlenmeli?
Çocuk bir arkadaşına bir kere vurduğunda önce izlemek lazım. Her zaman mağdur görünen mağdur değildir. Vuran çocuğun hangi duygular içinde yaptığı, bunu herkese mi tek bir kişiye mi yönelttiğine bakılabilir. Çocuk herkese vuruyorsa aileye de bakmak lazım. Aile içi şiddet mi var, oynadığı oyunlar mı böyle? Herkes sadece kendi çocuğunun penceresinden bakıyor. Empati duygusunu kaybetmiş durumdalar. Sosyoekonomik ve kültürel anlamda aynı seviyede olan ebeveynler bunu birbirlerine yapıyorlar. Diğeri ‘çocuğunu iyi yetiştiremiyor’ yaklaşımındalar. Böyle bir üstten bakmak ve beğenmemek durumu var. Tek bir çocuk yetiştiren bir ebeveyn dünyanın en iyi eğitimcisi gibi davranmaya başladı.
Karşıdakinin iyi taraflarına odaklanmak yerine zayıflıkları ortaya çıkarılıyor sanki…
Çocukları, ‘şiddet eğilimli’, ‘okumada geri’ , ‘kötü konuşuyor’ şeklinde etiketliyorlar. Bir ötekileştirme ve dışlama var. Halbuki birçok ortak noktamız var. Birbirimize yardım edebiliriz, vuran çocuğa da, mağdur olana da, ama biz bu noktadan uzaklaşmış durumdayız. Tahammülsüz, aceleci, sabırsız olduk. Durup bir düşünmeliyiz. Çünkü bu davranış şekli, şiddeti körüklüyor. Sınıfta bir çocuk uyumsuz davrandığında, geri kaldığında, hemen ‘bu çocuk bu sınıftan gitsin’ yaklaşımı var. Bizim okulumuz asla buna izin vermez. Biz her çocuğu kazanmaya çalışırız. 5- 6 yaşındaki çocuklar böyle etiketlenmemeli. Çocuklar değişir. Hayatında bir değişiklik olmuştur, bu davranışlarını olumsuz etkiler ama iki ay sonra düzelir. Bir diğeri sıkıntı yaratmaya başlar. Bu her ailenin başına gelebilir. Çocuklara da, ailelerine de şans tanımalı, daha anlayışlı ve daha toleranslı olunmalı.