25 Haziran 2025

Gelecekte Eğitimi ve Bireyi Neler Bekliyor?

Haziran seminer döneminde Özel Sezin Okulunda Ortaokul Sosyal Bilgiler Zümre Başkanı Ömer Faruk Yozkatlı’nın moderatörlüğünde, Eğitim Reformu Girişimi ile Sabancı Üniversitesinden Özgenur Korlu ve Başlangıç Noktası’ndan Cem Leon Menase’nin katılımıyla gerçekleşen panel, geleceğin dünyasında eğitime odaklandı.

Değişim aslında önce sosyopolitik olarak gerçekleşiyor, sonra eğitime yansıyor. Bugün bunu tersine çeviriyoruz; gelecekte eğitimi hep birlikte konuşarak öngörmeyi ve ona göre hareket etmeyi amaçlıyoruz. 

İnsanlık ve okul gelecekte neye hazır olmalı?

Okulda okurken birçok bilgi öğreniyoruz ancak mezun olup bu alanda çalışabilmeye başlayana dek o bilgi eskiyor. Çünkü çağ çok çabuk değişiyor. Bu nedenle herhangi dikey bir bilgi öğrenmek yerine yatay becerileri nasıl edinebileceğimizi öğrenmeye odaklanmak daha doğru bir yaklaşım olabilir. Bu kavram herhangi bir alanda ve sektörde geçerli olacak becerileri ifade ediyor.

Cem Menase’nin anlattığına göre Başlangıç Noktası’nın odak noktalarından biri bir ağ oluşturmak. “Bütün dünyada bize yardımcı olabilecek, katkı sunabilecek kişileri ve yapay zeka araçlarını çalışmalarımızla nasıl bir araya getirebiliriz?” sorusu üzerinden teknolojinin de desteğiyle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan, farklı becerilere sahip insanlarla nasıl birlikte çalışabileceklerine odaklanıyor. Panelde duyduğumuz ve bu yazının devamında da okuyacağınız üzere dayanışma ve birlikte çalışma becerisi, çok önemli bir edinim olarak karşımıza çıkıyor.

PISA raporları bize neler anlatıyor?

Bugün yaşadığımız değişim ve sık sık yaşanan belirsizlikler bize bir sistem krizinin kapıda olduğunu söylüyor. Bu bağlamda en büyük sorun bir sistem yıkıldıktan sonra yeni bir sistemin kurulamaması.

Bahsettiğimiz değişim tüm sektörleri etkiliyor elbette. Ancak eğitimin tüm yenilikleri herkesten daha yakından incelemesi gerekiyor. Çünkü geleceği 12-13 yıl öncesinden tahmin etmeniz gerekiyor ki bir çocuğu bu doğrultuda yaşama hazırlayabilin. Değişimin bu kadar hızlı ve sık oluşu, eğitimcilerin daha iyi öngörmesini de gerektiriyor. Bunun için PISA gibi araçlar bize destek oluyor.

PISA, temel yeterliliklerden matematik becerileri, fen okuryazarlığı ve okuduğunu anlama becerisinin çok öne çıkacağını gösteriyor. Geleceğin yetkinlikleri dijital beceriler olarak gösterilirken aslında literatürde önem bağlamında çok daha aşağı sıralarda yer aldığını görüyoruz. Bunların yanı sıra sosyal duygusal beceriler ve dayanışmaya da ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Dünyanın yeni yapısı bize rekabet ve bireyselliğin işe yaramayacağını söylüyor.

Türkiye’nin PISA’da çok geride olduğu becerilerden biri “aidiyet” duygusu ve eğitim sistemimiz içinde çok yer bulamayan yaratıcılık. Bu başlık, hem kendi yaratıcılığımızın hem de çocukların yaratıcılığını geliştirmekten bahsediyor. Bu elbette yalnızca sanatsal becerilerden ibaret değil; bir matematik sorusuna da yaratıcı bir şekilde yaklaşabilmekten bahsediyoruz.

Dijital beceriler bağlamında önemli olan ise var olan araçlar arasından doğrusunu seçebilmek. Yapay zeka araçlarında seçenekler gitgide artacak; bunun da pazarlama dünyasının bir parçası olduğunu unutmamak gerekir. Hem öğretmenler hem öğrencilerin görevi hangisinin uygun, doğru olduğunu seçmek. 

Gençleri geleceğin liderleri olmak için nasıl destekleyebiliriz?

Başlangıç Noktası’nın üniversite öğrencileri arasında yaptığı çalışmaya göre;

Güçlü oldukları yetkinlikler:

  • Detaycılık – Üniversite öğrencileri akıllarını verdikleri zaman bu konuda çok iyiler.
  • Adaptasyon ve Esneklik
  • Yenilikçilik ve Yaratıcılık
  • Öğrenme Çevikliği
  • Analitik Düşünme 

Geliştirilmesi gereken alanlar:

  • Duygusal zeka ve kurumsal bağlılık
  • Dayanıklılık ve stres yönetimi
  • Azim ve çalışkanlık – Azim, güçsüz olduğumuz bir alanla nasıl mücadele ettiğimize işaret ediyor. Pes etmemek ve yapamadığımız bir şeyin üstüne gitmek çok önemli.

Motivasyonları:

  • Uzmanlaşmak
  • Değer yaratmak
  • Anlam odaklı bir organizasyonun içinde bulunmak
  • İş ve özel hayat dengesi
  • Bağlılık ve finansal kazanç ise onlar için daha az önemli olarak gözüküyor.

Gözlemliyoruz ki yenilikçilik ve yaratıcılık arttıkça kurumsal bağlılık azalıyor. Yöneticiler eğitim aldırmak istiyor çalışanlarına; eğitim alan kişiler ise yetkinlikleri geliştikçe daha az bağlanıyor çalıştıkları kurumlara. Bireyin öğrenme hızı ile kurumun değişim hızı aynı olmadığı için birey kendisine alan açılmadığını hissediyor. Bireyin öğrendiklerini uygulayabilecekleri bir alanının olması çok önemli. 

Acil durumlarda ve kriz anlarında eğitimin sürekliliği nasıl sağlanabilir?

Acil durum ve kriz çalışmalarına okul aidiyetiyle başlamamız çok önemli. Bu, yeteneklerimizi paylaşmamızı sağlıyor. Krizler ve acil durumlar bize bir dayanışma içinde olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Benim eksikliğim başka bir öğretmen arkadaşım tarafından tamamlandığında biz gerçek bir topluluk oluyoruz. Burada bir okulun kendi veli ve mezun topluluğunun, bu ağının güçlü olması çok önemli hale geliyor. 

Krizin ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama bu krize hazırlık kapasitemizi ölçebilir, onu geliştirebiliriz. Siz öğretmen olarak herhangi bir kriz durumunda sınıfınızda en çok etkilenecek öğrencinin kim olduğunu biliyorsanız, bu bir hazırlıktır. Çünkü zincir ancak en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bunu tespit etmek ve ona göre hep birlikte gelişmek çok önemli. Farklı krizlere cevap verirken farklı ihtiyaçlar ortaya çıkabilir. Kurumların krizlere yönelik planlamaları ve buna dair yönetmelikler var ama bireysel kriz hazırlarına da odaklanmak önem taşıyor. 

Pandemi sonrası PISA sonuçları gösteriyor ki öğretmen-öğrenci ilişkisinin güçlü olduğu ve önceki krizlerini çözebilmiş ülkeler bu krizle daha iyi başa çıktı. Öğretmenler ne kadar güçlüyse, sistem o kadar güçlüdür. Bu yüzden öğretmenlerin iyilik hali çok önemli olarak karşımıza çıkıyor. Öğretmenlerin ihtiyaçlarının doğru tespit edilip koşulların iyileştirilmesi gerekiyor. 

Veri, gelecekte okul sistemlerinin neresinde?

Aslında her şey bir veridir; ona veri gözüyle bakmanız gerekiyor. Aynı zamanda bakanın gözüne göre de değişebiliyor. (Bu konuyla ilgili Dear Data projesini inceleyebilirsiniz.)

En etkili veri alma yöntemi kişileri doğal ortamında gözlemlemek, bunu doğru analiz etmek ve doğru aktarmaktır. Okullar alanında da öğretmenler her gün öğrenciler üzerinde bu gözlemi yapıyorlar. Bu yüzden okulların öğrenciler ve veliler üzerinde yaptığı anketler yanıltıcı veriler verebilir. Öğretmenlerin her gün topladıkları bu verileri geniş topluluklar içinde paylaşılabilecek hikâyelere dönüştürmek, dayanışmaya ve birbirimizden öğrenmeye ihtiyaç duyduğumuz şu belirsizlikler döneminde çok önemli.

Böyle öğrenciler yetiştirmek için öğretmenlerin ne gibi yetkinliklere ihtiyaçları var?

  • Bu bültenin başında bahsettiğimiz yatay becerilere odaklanmak önemli.
  • Kendi düşünme biçimlerimizi nasıl geliştirebileceğimiz, bu anlamda etrafımızdaki uyaranları nasıl zenginleştirebileceğimizi araştırmak da bu anlamda gelişimimize fayda sağlar. Ne kadar fazla farklı zihne maruz kalırsanız o kadar açılır zihniniz. Bir beceriyi kullanacak ne kadar fazla alanınız olursa o beceriniz o kadar gelişir. Bu, konfor alanımızdan çıkmamız anlamına geliyor.

#GelecekteEğitim #Yetkinlikler #Öğretmenler #Öğrenciler #Öngörü



YORUM YAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


© 2021 Eğitim ve Ötesi