Tıpkı doğmak gibi okula başlamak insanın yaşamındaki önemli ayrışma süreçlerinden biri. Bu sürecin hem ebeveynler hem de çocuklar için daha verimli geçebilmesi için Özel Sezin Okulu İlkokul Rehberlik Birimi’nin bazı önerileri var.
Bebekler anne karnından temel bir çaresizlikle doğarlar çünkü bakımverenlerine muhtaçtırlar. Bu yüzden doğumdan sonra ihtiyaçları üzerinden bakımvereniyle bağ kurarlar. İşte tıpkı doğumumuzda olduğu gibi yaşamımız boyunca ayrıştığımız yerden yeni bağlar kurarak hayata tutunuruz. Hatta bu yeni bağlar kurulamadığı zaman ayrışmanın gerçekleşmesi de zorlaşır. Bu nedenle ayrışma ve bağlanma insanın bireyleşme sürecindeki önemli adımlar olarak karşımıza çıkar.
Okula başlamak da yaşamımızdaki önemli ayrışma süreçlerinden biridir. Evimizin konforundan, annemizin koynundan çıktığımız ve aslında bir nevi yeniden doğduğumuz bir zaman olarak görülebilir. Tıpkı doğumdan sonraki ayrışma ve bağlanma gibi okula başlayınca da evimizden ayrılıyor, okulda kurduğumuz çeşitli ilişkilerle hayata yeniden bağlanıyoruz.
Çocuklar siz ebeveynleri aracılığıyla dünyaya geliyor, okula başladıktan sonra ise başka insanlara temas ederek dünyalarını şekillendiriyor. Zaman zaman zorlayıcı olabilecek bu süreci hem ebeveyn olarak kendiniz hem çocuğunuz için daha sağlıklı geçirebilmek adına bazı ön hazırlıklar yapabilirsiniz.
AYRIŞMA SÜRECİNE NASIL BIR ÖN HAZIRLIK YAPABİLİRSİNİZ?
Ebeveyn olarak bireysel hazırlıklarınızı yapmak
Ayrışma süreci çocuk için olduğu kadar ebeveynler için de zorlayıcı olabiliyor. Bunun için sürecin henüz başındayken ebeveynin öncelikle kendi zihninde çocuğunun ayrı bir birey olduğunu ve yaşamını bu şekilde devam ettireceğini kabul etmesi önem taşıyor. Bu kabulleniş, ayrışma sürecini hem ebeveyn hem de çocuk için daha pürüzsüz kılıyor.
Çocuğun kendi alanını tanımasını sağlamak
Ayrışma, “ben” ve “öteki”nin varlığını kabul etmek anlamına geliyor. Ötekinin varlığını kabul etmek ise onun sınırlarının farkında olmak demek. Ancak çocuğun her şeyden önce kendi alanının ve sınırlarının bilincinde olması gerekiyor. Bu konuda daha detaylı bilgi için “Erken Çocukluk Döneminde Sınırlar ve Sorumluluklar” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
“Sen” ve “ben” dilini belirginleştirmek
Çocuğun ben ve öteki ayrımını yapabilmesini desteklemek için dilimize dikkat etmemiz büyük önem taşıyor. “Annemiz-babamız”, “Biz aç değiliz, yedik” gibi çocuk ile ebeveynin beden ve ihtiyaçlarının birbirinden ayrılmasını zorlaştıracak söylemlerden kaçınmalıyız. Her şey gibi ayrışma da dilde başlıyor.
Bedensel söz hakkında çocuklara daha fazla söz hakkı vermek
“Sen doymadın” gibi onun bedeni üzerine kararlar vermek yerine onun kendi bedenine dair kararları kendisinin vermesine alan açmak çocuğun zihninde ayrışmayı destekler. Bu yüzden ebeveyn olarak da “ben” ve “öteki” ayrımını desteklemeye dikkat etmemiz kıymetli.
Yalnız başına vakit geçirmesine olanak sağlamak
Ebeveynler olarak günümüzde çocuklarımızın günlük planlarını yaptığımız durumlar olabiliyor. Ancak günlük programı ebeveyni tarafından yapılan bir çocuk, yalnız kalması gerektiğinde nasıl davranacağını bilmediği için sorun yaşıyor. Bu durum çocuğu ebeveynine bir nevi bağımlı yapıyor. Ayrışmayı desteklemek için çocuğun yalnız başına vakit geçirebilmesini sağlamak, ona boş zamanlar yaratmak, kendisiyle kalmakla baş etmesine alan açmak önem taşıyor.
Eşlikçi bir ebeveyn olmak
Çocuğunuzun okula başlama sürecinde zorlanabileceğinin farkına varmak ve onunla bu konuda her zaman destekçi bir tutumda iletişim kurmak önemli. Çocuk bu konuda her zorlandığında ona yanında olduğunuzu, zorlanmasının normal olduğunu, böyle hissettiği zaman sizinle konuşabileceğini belirtebilir, daha önce zorlandığı ancak üstesinden geldiği bir olayı hatırlatabilirsiniz. Bunu yaparken bunun üstesinden onun geleceği bir süreç olduğunun, sizin yalnızca ona eşlik edeceğinizin altının çizilmesi süreci destekleyecektir.
Önceden kurdukları bağların devam edeceğini hatırlatmak
Özellikle okul değiştiren çocukların önceki okullarında kurdukları bağların kopmayacağını, oradaki arkadaşlarını görmeye devam edebileceklerini, yalnızca ilişki biçiminin ve görüşme sıklığının değişebileceğini vurgulamak yeniden ayrışma sürecinde onlara iyi gelebilir. Daha önce okula gitmemiş çocuklar için de evde kurduğu bağların güçlü olduğunu hatırlatmak önem taşıyor. Bu, onun hayatında hâlihazırda var olan ve ona iyi gelen kaynakların varlığının altını çizmek anlamına geliyor.
Kendi pencerenizi kapatmak ve dünyayı onun penceresinden görmek
Çocukla olan iletişimimizde kendi kaygı ya da korkularımızı ona atfetmemeye dikkat etmemiz bu süreçte daha çok önem kazanıyor. Örneğin ona “Bence korktuğun gibi olmayacak” dediğinizde gerçekten onun korkusundan mı bahsediyorsunuz yoksa içinizdeki kaygıyı fark etmeden ona mı yansıtıyorsunuz? Bu da dikkat edilmesi gereken kritik bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sürecin hem ebeveynler hem çocuklar için sağlıklı bir şekilde geçmesini, çocuklarımız için yeni bağ kurma fırsatlarının onlara çok iyi gelmesini diliyoruz.