21. yüzyılda okul, yalnızca öğrencilerin derslere katıldığı bir alanın ötesinde, hem öğrencilerin hem de tüm okul çalışanlarının yaşam alanı hâline geldi. Bu yüzden dört duvarla, masa ve sandalyelerle sınırlı geleneksel okul tasarımını geçmiş yüzyılda bırakıp yenilikçi, çocuk ve kullanıcı dostu tasarımlara yönelmenin tam vakti.
ERG Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü Yaprak Sarıışık’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Betondan okul bahçelerini nasıl çocuk dostu hale getiririz?” başlıklı söyleşide Mimar Nesile Yalçın ile Yaşam için Toprak Derneği Kurucusu ve Direktörü Yasemin Kırkağaçlıoğlu, çocuk dostu okul mimarilerinden bahsetti. 2018 yılında Özel Sezin Okulu mimari dönüşüm projesinin mimarlarından olan Nesile Yalçın, ihtiyaca yönelik, kullanıcı dostu bir tasarım yapabilmek için izledikleri yöntemleri anlattı.
Okul, orada yaşamının büyük bir bölümü geçiren çocuklar ve çalışanlar için geleneksel olarak düşündüğümüzden daha fazlası. Burası insanların zaman zaman yalnız başına çalıştığı, sınıfta ders yaptığı, deneyler uyguladığı, dinlendiği, oyun oynadığı, sosyalleştiği, grup çalışmasına katıldığı bir yaşam ekosistemi. Bu doğrultuda yapının da onu kullananları ve ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanması önem taşıyor. İhtiyaca göre şekil alabilecek esneklikte tasarım ögeleri, kısıtlı alanları daha kullanışlı hâle getirebilir. Nesile Hanım’a göre “Mekâna gerçekten hissini veren şey, içinde yaşayanların oraya ait hissetmesi.” Bunu gerçekleştirmenin yolu ise tasarım sürecinde kullanıcılarla tekil ve grup görüşleri yapılarak onların fikirlerinin alınmasından geçiyor.
Mekânı Kullanacak Kişilere Kulak Vermeli
Özel Sezin Okulunda bu anlayışla gerçekleşen tasarım sürecinde farklı çalışma seanslarıyla farklı yaş gruplarından kişilerin ihtiyaçları dinlendi. Örneğin ilkokul öğrencileri hayal ile ihtiyaçlarını çizimlerle anlattı ve gelecekten bir sınıf resmi yaptılar. Ana sınıfı öğrencileri tasarım ekibini okul içinde gezdirdi, böylece ekip okulun onlara ne ifade ettiğini yaşayarak gördü. Öğretmenler de sınıf içinde nelere ihtiyaç duyduklarını anlattılar. Ardından tasarımcı ekip bu içgörüler ile kendi birikimlerini birleştirdi ve mimari dönüşüm süreci fiilen başladı.
Çocuğun Olan Her Şey, Onun Göz Hizasında
Öğrencilere yönelik uyaranların hepsi tüm alanlarda onların ortalama boylarına göre tasarlandı. İlan panolarının, oyun alanlarının, yazı yazılan yüzeylerin tümü onların göz hizasında olacak şekilde yerleştirildi. Bu, öğrencilerin birbiriyle etkileşimini arttırarak etkisi araştırmalarla kanıtlanmış akran öğrenmesini de destekleyen bir unsur.
Mekânın Verdiği Gizli Mesajlar Önemli
Ana sınıfı ve ilkokul çağındaki çocukların sezileri çok güçlüdür. Bu yüzden mekânın onlara hissettirdiklerinden dile getirilmeyen alt metinleri okumakta başarılılar. Örneğin geleneksel bir sınıfta tüm öğrencilerin karşısında duran büyük bir öğretmen masası, o yaştaki bir çocuğa otoritenin kim olduğunu hissettirir. Ancak günümüz şartları, ihtiyaçları ve yeni nesil düşünüldüğünde böyle bir sistem gerçekçi değil. Buna çözüm olarak Nesile Hanım şöyle diyor, “Merkezsiz bir sınıf tasarladık; öğrenciler ile öğretmenlerin masaları aynı büyüklükte. Öğretmenin özel dolap alanları var ama çocuğun sınıfta hiyerarşiyi okumasına sebep verecek bir görüntü yok. Ayrıca okulda öğretmeni merkeze alan tasarımlar yaptığımızda öğretmeni bilginin merkezi hâline getirmiş oluyoruz. Hâlbuki öğretmen aslında öğrencinin bilgiye ulaşma yolculuğundaki rehberi. Bu çağda öğretmeni merkeze koymak, onu başarısızlığa mahkûm etmek gibi.”
İhtiyaca Göre Şekillenen Mobilyalar
Sınıflar çocukların bireysel çalışabileceği, yuvarlak formda oturabileceği, sınıfın gerekirse bir sahneye dönüşebileceği, masaların kenara çekilip sınıf alanından faydalanılabileceği şekilde düzenlenebiliyor. Bu dönüşümü kolaylaştırmak için öğretmeninki dâhil her bir masa ve sandalye tekerlekli olarak tasarlandı.
Sınıf Sadece Ders Değil, Aynı Zamanda Teneffüs Alanı
İlkokul çağındaki çocuklar için sınıf, güvenli hissettikleri alan. Bu yüzden alınan içgörülerin ışığında buranın onlar için “ders yaptıkları yer”den öte bir tanımının olması gerekiyor: Oyun oynayabildikleri, ayakkabılarını çıkarabildikleri, sert, ahşap sıraların yanı sıra yumuşak, konforlu malzemelerin de olduğu bir bölüm ihtiyacı var. Sınıf içinde farklı alanların olması aynı zamanda içe dönük ve dışa dönük öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu yüzden her bir sınıfın içine çocukların özgürce kullanabilecekleri alanlar tasarlandı.
Tasarımcı, Kullanıcıya Destek Olmalı
Tasarım tamamlandıktan sonra tasarımcı ekip, alanları kullanmanın farklı yöntemlerini kullanıcılarla paylaştı. Çünkü “Değişim masa ve sandalyeyle olan bir şey değil, değişim zamanla olan bir şey.” Tasarımın sunduğu potansiyeller ancak kullanıcılar tarafından benimsendiğinde kıymetli olur. Bu yüzden tasarımcının desteği önem taşıyor.
Tüm bu ince düşünceler ve tasarımsal ögeler göz önünde bulundurulduğunda mekân ile öğrenmenin bağlantısının önemini anlamak mümkün. Öğrencilerin ve tüm okul topluluğun yaşamlarının önemli bir kısmını geçirdikleri okullar, onların istek ve ihtiyaçlarına göre, öğrenmeyi destekleyecek şekilde, yenilikçi bir bakışla tasarlanmalı.