Özel Sezin Okulu Eğitim Danışmanı, Uzman Pedagog Halide Karaarslan ile görüntünün, eğitimin önüne geçtiği okulları ve bu yaklaşımın çocuklar üzerindeki olası zararlarını konuştuk.
Okulların gittikçe daha modern, daha lüks daha yeni görünme konusundaki rekabeti hakkında ne düşünüyorsunuz?
Önce okulun amacı nedir bunu netleştirelim. Okulun amacı çocuğun duygusal, sosyal, bilişsel gelişimine katkıda bulunmaktır. Bazen okul mimarisi ve okul iç dizaynı amacının önüne geçiyor. Çok süslü püslü dekorasyon, rengarenk duvarlar çocukların hoşuna gidebilir ama maksadın önüne geçtiği zaman çocuğa verdiğiniz mesaj farklılaşıyor. Çocuğa o zaman bir ‘lüks’ mesajı vermiş oluyorsunuz. Okul öncesi ve ilkokul deneyimlerini böyle süslü püslü okullarda yaşayan çocuklar da bir süre sonra aynı lüksü çevrelerinde de aramaya başlıyorlar. Biraz yıpranmış, eski ve köhne olana tahammül edemiyorlar.
Bu kötü mü?
Evet, dış görünüşün tek amaç ve bir rekabet unsuru olması çocuklar için sağlıklı değil. Okulların böyle bir lüks anlayışıyla çocuklara yanlış mesaj verdiklerini düşünüyorum. Tıpkı 80’li yıllarda Barbie bebeklerle yetişen neslin günümüzde yaşlanmayı kabul edemeyip estetikçilerden çıkmaması gibi.
Okullar biraz da velileri çekmek için bunu yapmıyorlar mı?
Evet, okullar veliye yönelik pazarlama tekniklerinde bu gösteriş ve lüksü öne çıkarıyorlar. Velilerin bu konu üzerinde kapsamlı düşündüklerini sanmıyorum. Okulun, kendi evlerinin dekorasyonunun olması gerektiği gibi lüks olması hoşlarına gidiyor ama bunun çocuğa ne kadar uygun olup olmadığını sorgulamıyorlar. Oyuncak ve eğitim materyali konusunda da aynı sorun var. Yabancı isimlerle ülkemize gelen okullarda çadırlar, balonlar, merdivenler, süsler, püsler öğretimin önüne geçiyor. Oyuncağın yaşa uygunluğu, eğitime katkısı yerine gösterişe bakılıyor. Renkler pedagojik açıdan önemlidir ama süslü püslü bir yerde çocuğun dikkatinin ona yoğunlaşması asıl vermek istediklerimizden bizi uzaklaştırıyor. Sınıfa o kadar çok uyaran konuluyor ki çocukların dikkatinin dağılması çok doğal. Bir örnek vereyim; Özel eğitim alanında çalışırken bir öğrencimin velisinden okuma fişini çocuğun odasının duvarına asmasını istedim. Çünkü bu fişin şema olarak çocuğun kafasına yerleşmesini istiyordum. Gelişme olmayınca çocuğun odasını görmeye gittim. Baktım ki odanın duvarları, oyuncaklarla süslerle dolu. Çocuğun o fişi fark etmesi imkânsız. Aynı şey sınıflarda da karşımıza çıkıyor. Okullar bu konuda sağlam durmalı. Özel Sezin Okulunda Açık Çatı, bir sınıf olarak değerlendirilmedi, çocuklara uygun bir alan olarak değerlendirildi. Bir okulda önemli olan, alanların nasıl değerlendirildiğidir çok muntazam olmaları değil. Önemli olan temiz olmasıdır eski olması değil. Çocuklar aslında eski olandan rahatsız olmaz. Hatta eski ve kullanılmış olan daha aşina daha yakın gelir. Eşya çocukların gözünde bilimin önüne geçmemeli. Bir okul mütevazi ve sade olmalı.