Hem pandemiyle hem de çağın getirdikleriyle düzenlerin değiştiğine, rutinlerin dönüştüğüne şahit oluyoruz. Peki bir ebeveyn olarak değişen düzenle birlikte dönüşen rutinlerimize nasıl uyum sağlayabiliriz?
“Değişen düzen” dendiğinde aklımıza ilk gelen olgunun pandemi olmasının bir sebebi var: Pandemi sürecinde insanın en temel ihtiyacı olan temastan mahrum kaldık. Sosyal bir varlık diye tanımladığımız insan sosyalleşme ihtiyacını sadece kendi ailesi içinde gidermeye başladı. En temel güdümüz olan yaşam ve ölüm arasında ölüme belki de ilk kez bu kadar yakın hissettik. Tehlike anlarında insan beyni kendisini kapatır, donakalır ya da kaçar. Kaçacak alanımız kalmadığından donup kaldığımız bir rutinin içinde kaldık. Bugün hâlâ günlük yaşamımızda o dönemin etkilerini yaşıyoruz. Özel Sezin Okulu İlkokul Rehberlik Birimi öğretmenleri Gizem Anlama Yaman ve Dilan Orak, Anne-Baba Buluşmaları’nda “değişim çağında ebeveyn olmak” başlığında bu etkilere dair paylaşımlarda bulundu.
Pandemi döneminde her şeyde olduğu gibi aile yaşamında, ebeveynlik tutumlarında ve rutinlerde büyük değişiklikler meydana geldi. Ebeveynler birkaç farklı gruba ayrıldılar ya da birkaç farklı grubun içine aynı anda dâhil oldular.
Pandemi dönemindeki ebeveyn tutumları nelerdi?
- Dijital dünyanın etkisinde kalanlar: Ebeveynlerin kimisi var olma, hayatta kalma, sosyalleşme ihtiyacını internet üzerindeki paylaşımlarıyla doyurmaya çalıştı. Çocuğuyla yaptığı etkinlikleri, geçirdiği zamanı ne kadar verimli olduğunu ispatlamaya çalışır gibi paylaşımlarda bulundu.
- Yetersizlik hissi yaşayanlar: “Ben neden çocuğuma yeterince etkinlik yaptıramıyorum?”, “Ben kötü ebeveyn miyim?” gibi yetersizlik hissi yaşayanlar oldu.
- Merkeze çocuğu koyanlar: Çocuğuna çok fazla alan açarak ona kaldırabileceğinden fazla yüklenenler oldu. Çocuğa çocuk olduğunu unutturma pahasına ebeveyn rolü yüklemek gözlemlediğimiz durumlardan oldu.
- Sınırları çok keskin olanlar: Kontrolün tamamen kaybedildiği zamanda keskin sınırlara sığınmaya çalışıp çocuklarını fazla kısıtlayanlar oldu.
Değişen düzen sonucunda neler gözlemliyoruz?
- Çocukların hareketliliği: Organik temelli hareket ihtiyacı mı yoksa disiplinsizlik mi?
Çocuklarda gözlemlediğimiz bir hareketlilik var. Bu hareketliliğinin sebebini araştırmamız gerekiyor: Organik hareket ihtiyacından mı kaynaklanıyor yoksa disiplinsizlikten mi? Bu karışıklığı ortadan kaldırmak için çocuğunuza doğru çerçeveyi verin. Eğer ona bir çerçeve verirseniz disiplinsiz olmadığına emin olabilirsiniz. Çocuk, ebeveynlerinin ona verdiği çerçevenin içini gönlünce resmedebilir. Bu, ona da bir konfor alanı sağlar.
- Hazzını erteleyemeyen çocukların öz denetimini sağlayamayan yetişkinlere dönüşmesi
Çocukların isteklerini doğru yere kanalize edemediğini gözlemliyoruz. İstediğimiz her an her şey gerçek olamaz. Çocuklar bu gibi durumlarda aldıkları uyarıları çok kişisel algılayabiliyor; “hiçbir zaman benim istediklerim olmuyor”, “kimse beni dinlemiyor” gibi hissedebiliyorlar. Siz konuşurken konuşan çocuğunuza “Şimdi ben konuşuyorum, lütfen sessiz olur musun?” diyebilirsiniz. Bu, çocuğu travmatize etmez. Sizin bireyselliğinizin tanımlandığı yerler, çocuğun da bireyselliğini destekler. Çocuklar toplumsal olmayı ve başka bireyler olduğunu ancak bu şekilde öğrenebilirler.
- Sorumluluğunu alamayan çocuklar
Burada, onlara verdiğimiz sorumlulukları yerine getiremeyen çocuklardan değil, duygularının sorumluluğunu alamayan çocuklardan bahsediyoruz. Bir anlaşmazlık yaşadığında arkadaşlarına “Bu davranışın beni kötü hissettirdi, elimden çekmen canımı acıttı,” gibi duygularını ifade edebilmesini önemsiyoruz. Çocuğun bunu yapabilmeyi öğrenmesi için sizlerin de onlara karşı kendi sorumluluğunuzu almanız gerekir. “Şu an çok mutluyum, aklım başka bir yerde, seninle şu anda oynayamayacağım,” demek, kendi sorumluluğunuzu almak ve sınırınızı çekmektir. Siz kendi ihtiyaçlarınızın ne kadar farkındaysanız ve bunu ne kadar açıklıkla ifade edebiliyorsanız, çocuğunuz da o kadar bu becerilere sahip olur.
Bunların sonucunda,
- İlişki kurma ve sürdürme becerisine sahip olamayan öğrenciler
- Sürekli talep karşılama telaşına düşen yorgun ebeveynlerle de sıklıkla karşılaşabiliyoruz.
Ebeveyn olarak değişime ayak uydurmak için neler yapmalıyız?
1- Büyük bir dikkatle dinlemek
Çocuğunuzun anlattıklarını jest ve mimikleriyle birlikte değerlendirdiğiniz zaman gerçek duygusunu analiz edebilir, ona doğru yolu gösterebilirsiniz. Örneğin bir arkadaşının ona vurduğunu gülerek anlatan bir çocuğa, “Arkadaşının yaptığı çok yanlış,” demek yerine, “Bu aslında kulağa olumsuz bir durummuş gibi geliyor ancak gülümseyerek anlatıyorsun. Onunla ilişki kurmak senin hoşuna gidiyor olabilir mi?” derseniz, onu gerçek duygusunu ifade etmesi için teşvik etmiş olursunuz.
2- Kendini ve çocuğunu önyargısız kabul etmek
Her birimiz farklı özellikleri olan biricik insanlarız, birbirimize benzemiyoruz. Çocuğumuzun da bizden farklı bir birey olduğunu, kendi duygu ve düşünceleri olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu süreçte hem onu hem de kendimizi önyargısız olarak kabul etmek, onunla olan iletişimimizi ve ilişkimizi geliştiriyor.
3- Kendinin ve çocuğunun duygusal olarak farkında olmak
“Çocuğum şöyle hissediyor” dediğinizde gerçekten onun duygusunu mu yansıtıyorsunuz yoksa kendinizinkini mi? Kendi duygularınız ile onun duygularının ayrımını yapmak çocuğunuza çok yardımcı olacaktır.
4- Kendini kontrol etme becerisi
Çocuklarla olan ilişkilerde kontrollü olması gereken taraf her zaman yetişkinlerdir. Çünkü çocuklar hâlâ duygularını ve süreçleri yönetmeyi öğrenme sürecindelerdir. Bu süreçte sizin kontrolünüz onun sınırlarını çizmesine, duygularını tanımlamasına ve öz güvenine katkı sağlayacaktır. Ebeveyn, çocuğun kılavuzudur.
5- Kendine ve çocuğa şefkat göstermek
Çocuğunuzla olan ilişkiniz için gösterdiğiniz tüm çabayı, yaptığınız tüm fedakarlıkları düşünerek kendinize şefkat gösterin. Bunu yapabildiğinizde çocuğunuza da şefkat gösterebilmeye başlayacaksınız.
Sezin Okulu Rehberlik Birimi’nden bazı tavsiyeler:
- Literatürdeki bilgileri kendi aile yapınıza ve düşüncelerinize göre sentezleyin.
- Düşüncelerinizi ve hislerinizi çocuğunuza açıkça ifade edin. Örneğin oyun oynayamayacak kadar yorgunsanız ya da o anda çok mutsuzsanız ve odaklanamıyorsanız, bunu ona söyleyebilirsiniz.
- Çocuk kitapları okuyun. Çocukların dünyasını daha iyi anlayabilmek, kendinize dair bir şeyler bulmak için bunun çok faydasını göreceksiniz.
- Çocuğunuza çerçeve verin. Eğer siz ona sınır çizerseniz, o da kurallar çerçevesinde istediğini resmi yapabilir. Bu, sizi olduğu kadar onu da rahatlatır ve özgürleştirir.