Kitapların yeni düşüncelere, yeni deneyimlere yelken açmamızda, başkalarıyla empati kurmamızda çok önemli bir rolü var. Peki neden çocuk kitaplarında engelli, farklı etnik kökenli, farklı aile yapılarına sahip karakterlerle karşılaşmıyoruz?
Yazarlar, Alex Strick, Sean Stockdale ve Ros Asquith, kitap karakterlerindeki çeşitlilik eksikliğini dile getirerek “Everybody In” (herkes içeri) adlı bir kampanya başlattılar ve aşağıda kısaltarak verdiğimiz yazıyı paylaştılar. Türkiye gibi çok ciddi çeşitliliğe sahip bir ülkedeki çocuk kitabı okuyucularının göz önünde bulundurması gereken bir konu olduğunu düşündüğümüz için paylaşmak istedik.
İşte bir dahaki kitapçı ziyaretinizde yapacağınız küçük bir deney: Gelişigüzel bir şekilde raflardan 10 kitap seçin, sonra bunları inceleyin. Seçtiğiniz kitapların karakterleri (Ayıcık veya tavşan olanlar dışında) beyaz ve konvansiyonel bir çekirdek aileye sahiptir. Karakterin Asyalı, siyahi veya engelli olma ihtimali çok azdır.
“Peki burada sorun ne? Zaten kitapların çoğunluğa hitap etmesi gerekmiyor mu?”. Bu yaklaşımda iki mesela var. Siz eğer beyaz, sağlıklı, engelsizseniz (veya tavşan veya ayıcık), ayrıca standart bir çekirdek aileye sahipseniz mesele yok. Ama tüm o beyaz olmayan, farklı yapılara sahip ailelere sahip çocuklar, engelli çocuklar? Onların da benzerleriyle kitaplarda karşılaşmaları gerekmiyor mu? İkincisi, çoğunluğun da arada kendisinden farklı olanlarla karşılaşması hoş olmaz mı? Herkesin tek tip olması son derece sıkıcı değil mi?
Kitapların yeni düşüncelere, yeni deneyimlere yelken açmamızda, başkalarıyla empati kurmamızda çok önemli bir rolü var. Bizim için kimi zaman “pencere”, kimi zaman “ayna” görevi görürler. Sürekli tek tip karakterlere yer veren kitaplar aynı zamanda kendilerine göre “normal” olanı empoze edip, örneğin tekerlekli iskemledeki bir çocuğu veya ailesi boşanmış, tek ebeveyn ile yaşayan bir çocuğu dışlamıyor mu?
Problem sadece böyle çeşitli karakterleri içeren kitapların az olması değil. Farklı karakterlere yer verildiğinde de o karakterlerin negatif özellikler taşıması. Mesela tek eli olmayan Kaptan Hook gibi, üvey annelerin “kötü” olduğu masallar gibi. Ayrıca neden basmakalıp tipler var da mesela dikiş dikmeyi seven bir oğlan çocuğuyla veya oyuncak araba seven küçük bir kız çocuğuna rastlayamıyoruz?
Aslında yavaş yavaş bunlar değişiyor fakat toplumun eskimiş resimlerini, klişeleri geride bırakmak için daha yapılması gereken çok şey var. Kitaplarda birçok gerçeküstü karakterler elbette olmalı; robotlar, ejderhalar, vampirler, gruffalolar, cadılar vs. ama kitapların toplumu olduğu gibi yani “çeşitlilik içinde” göstermesine de ihtiyaç vardır. Kitaplarda her çocuğa yer verilmeli bu da altı çizilmeden yapılmalıdır. Kitaplar çocukları doğal bir şekilde, incelikle ve yorumsuzca kucaklayabilirler.